Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarih Devrim Sosyalizm

Hikmet Kıvılcımlı

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Tez
Araştırmanın alanı Antika Tarih: İÖ (Isa'dan Once) 4-5 bin yıllarinda başlar, İsa'nın Doğumundan Sonra 14'üncü Yüzyılda biter. Bu alanda araştırılan başlıca konu: altı-yedi bin yıldır, insani umutsuzluğa düşüren bir saat intizamı ile boyuna "Tekerrür" eden medeniyet "Yıkılış ve "Yeniden kuruluşlarıdır. Böyle bir araştırma neden önemli oldu? Bugünkü Türkiye'yi anlamak için, onun, dün içinden çıktığı (daha dogrusu bir türlü içinden çıkamadıgı) Osmanlı Tarihine inmek gerekti. Osmanlı Tarihinin maddesine girince, onun Islâm Medeniyeti'nde bir "Rönesans" olduğu belirdi. Islam Medeniyeti: tipki Grek ve Roma Medeniyetleri gibi, Kent'ten (Cité'den) çıkmış Antika (Kadim) Medeniyetlerden biriydi. İlk Sümer öncesinden (Protosümerlerden) İslam Medeniyeti'ne gelinceye degin sıralanan Antika Medeniyetlerin hepsi de: hem birbirlerinin aynı, hem birbirlerinin gayri olarak birbirlerinden çıkagelirlerken, hep aynı gidişi- süreci (proseyi) gösteriyorlar ve bir tek kanuna uyuyorlardı. Günümüze değin uzanmış bütün problemlerin: sebep-sonuç zincirleme- siyle nasıl tá Protosümerlere dek dayanıp çıktığı dupduru anlaşılmadıkça, hiçbir somut (konkret) Tarih olayı gereği gibi aydınlanamıyordu.
Kendi hesabıma bütün dünya çevresini dolaşıp da, hiçbirisi açıkladıkları şeylerin en ufak sebebini ortaya koymayanları gördükçe kendimi gülmekten alamıyorum..
Reklam
Tahir "tekerrür" eder mi?
Antika medeniyetlerin beş altı bin yıl süren gelişiminde, temel ekonomi, pek az değişikliklerle (tefeci-bezirgân) “ikiz kardeşler” adındaki bezirgân sermaye (le capital marchand) çerçevesini aşamaz. Onun için, gelmiş geçmiş bütün antika medeniyetler, o bezirgân ekonomi üzerinde yıkılıp kuruldukça, tarihin “tekerrür” ettiği sanılmıştır. Gerçekte tekerrür yok, hareket ve değişme vardır. Kantite (nicelik) bakımından: her medeniyet yıkılışında barbar yığınlarından bir bölüğü daha medenîleştiği için, yeryüzünde medeniyet alanı gittikçe daha genişler. Kalite (nitelik) bakımından: medeniyetçe boyuna fethedilen yeni coğrafya ve dolayısıyla yeni teknik üretici güçler, toplumun ekonomi temelini biraz daha ileriye götürür. İnsanlık “bir adım geri, iki adım ileri” de olsa, izafî olarak, her seferinde azıcık daha yol alarak, modern medeniyet basamağına doğru yükselir. Antika medeniyetlerin, sıra dağlar gibi uzanıp gidişine, baştan sonuna dek egemen olan ana kanun tarihsel devrimler kanunudur. tarihsel devrimler, modern çağla birlikte sona erer
Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Marks'ın not ettigi gibi: Aristotales, her malın bir kullanım değeri", bir de "değişim degeri" bulunduğunu sezdi. Ama degerin insan emeğinden doğduğunu göremedi. Çünkü Grek toplumunda, başlıca üretim işlerini köleler yapıyorlardı. Köle, adam yerine konulmuyordu ki, onun emeği medeniyeti yaşatan değeri yaratmış sayılsın. Ancak hür işçi çalıştırmak daha kärlı olduğu gün, Ingiltere'de Adam Smith'ler, David Ricardolar, değerin, insan emeğinden çıktığını belirttiler.
"Bildiklerimizin gerçekten ele alınması": olayları gelişigüzel istiflemekten (yığmaktan) ziyade, onlara çekidüzen vermeli, bunun için de Tarih gidişinin gerçek kanunları üzerinde az çok aydınlanmalıdır. Tarih sınıflanması bulunmadıkça, şu veya bu bölümün işlenişi sübjektif yorumlardan kurtulamaz. Bilim determinizmi gibi konulan
Barbarın İnsan Değeri
Barbarlar, insan değerini mi yok ediyorlar? Tersine: Kişinin haysiyet ve ahlakini sifira indirip, toplumun dirlik ve düzenini uçuruma sürükleyen YALAN, medeniyetin icadıdır. Barbar yalan bilmez, uygar kisi yalansız yaşayamaz... Uygarın hoş görür, Barbarın gaddar, zâlim sayılması da, görünüşe aldanmaktır. Barbar, dış düşmana, yabancıya karşı ne kadar sert ise, kendi toplumu içinde o kadar eşit kan kardeşidir. Uygar yabancıya yaltaklanır, kendi yurttaşına yukarıdan bakar. Medeniyet ilerledikçe, eşitligin ve kan kardeşliğinin yerine eşitsizlik kanunlaşıp, zulüm geçer. Bütün dürüst Tarihçiler, Barbar Toplumun temiz ve yüksek karakterli insan yetiştirdiğinde söz Birliği ederler. Herodot, Barbar Persleri anlatırken şöyle der: "Çocuklarını beş yaşından beri eğitime başlatırlar. O yaştan yirmi yaşına dek, çocuğa yalnız üç sey öğretirler: ata binmek, ok atmak ve doğru söylemek." "Yalan söylemekten daha utanç verici bir şey bilmezler."
Reklam
Günümüzde de yığınla mevcuttur bu "Tarih Şarlatanları"
Hiç değilse, 19'uncu Yüzyıl ortalarına değin klasik Tarih yazarlarını, hattá, Tarih filozoflarını kınayamayız. Ama o zamandan beri, bilimleşmesi gereken Tarih yazarlığı, büsbütün tersine götürülmüştür. Klasik Tarih yazarlığı didiklenirce ufalanmış monografi parçacılığına dökülmuş, Tarihin büyük GİDİŞİ (Prosesi) söz yerinde ise, Tarih şarlatanlarına bırakılmıştır.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.