Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarih Yazımı İçin Çağdaş Bir Metodoloji

Tarih Nasıl Yazılır?

Ahmet Şimşek

Tarih Nasıl Yazılır? Sözleri ve Alıntıları

Tarih Nasıl Yazılır? sözleri ve alıntılarını, Tarih Nasıl Yazılır? kitap alıntılarını, Tarih Nasıl Yazılır? en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hayden White, tarihçilerin sanıldığı gibi objektif olmadıklarını ileri sürmüştür. White'a göre tarihçiler tıpkı şairler, romancılar, ve oyun yazarları gibi geçmiş hakkında buldukları belgeleri kendi bakış açılarına göre kurgulamaktadırlar.
Barraclough okuduğumuz tarihin olgusal değil, kabul edilmiş yargılardan ibaret olduğunu düşünmektedir.
Reklam
Tarihçi, aynı zamanda elde kazma kürek kahramanı ortaya çıkartmayı vazife bildiği kadar, ortaya çıkardığı kahramanları gerektiğinde gömmeyi de bilendir.
"Nietzsche’nin dediği gibi kahramanlarını gerektiğinde gömemeyen toplumlar, yeni kahraman kazanmada başarılı olamazlar."
Toplumların, milletlerin, devletlerin ve medeniyetlerin yerlerini yenilerinin alması; siyasî ve iktisadî olarak iktidarın ve devletin belli şahıslar ve toplumlar arasında belirli dönemlerde el değiştirmesi, sonsuz döngüsel bir akışa işaret etmez. Zira ortaya çıkan her yeni toplum, millet, devlet veya zümre farklıdır ve nev-i şahsına münhasırdır.
Sayfa 9 - Necmettin Alkan, "Efsaneden Aydınlanmacı Geleneğe Tarih Düşüncesi", Türk Tarih Kurumu Yayınları
Demek ki insanlar, ruhlarının çizdiği yoldan bizi geçmişe götürüyor ve biz ona tarih diyoruz.
Reklam
kadınların çalışma hayatına katılımı, sanıldığı gibi kadın-erkek eşitliği eksenli bir sosyal tavır olarak başlamamıştır. 1. ve 2. Dünya Savaşlarında tüm erkeklerin cepheye sürülmesi sonucu fabrika ve bürolarda kadınlar istihdam edilince, iş hayatına giriş yapmışlar ve savaşın azalttığı erkek nüfusun yerini doldurmuşlardır.
Tarihi yapanlar (geniş anlamda ''iktidar'') aynı zamanda tarihi yazdırmaya veya yönlendirmeye de çalışmaktadırlar. Tarihçi bu gerçeği unutmadan kaynakları ve bilgileri ona göre değerlendirmelidir.
Tabii ki öncelikle kafanızı meşgul eden problematikler sizi yönlendirmeli. Kafanızda bilimsel takıntılarınız olmalı. Sonra o takıntıların peşinden gitmeli ve konularınızı ona göre seçmelisiniz. İlgilendiğiniz konuların kaynaklarını çok dikkatli bir biçimde okumak, sorgulamak gerekiyor. Satır aralarını okumak, yazılanlardan yazılmayanları sezmeğe çalışmak icap ediyor. İkinci aşamada mevcut modern literatürü olabildiğince- olabildiğince diyorum, çünkü muhakkak her zaman gözünüzden kaçabilenler olacaktır- eksiksiz bir şekilde taramak şart. Bu işlem sizin kaynaklara daha iyi nüfuz etmenize yardımcı olacaktır. Süreci aksi yönde de işletebilirsiniz. Yani önce modern literatürü tararsınız, sonra kaynaklara yönelirsiniz. İki yöntemin de kendine göre avantajları vardır. İşte bu sizin araştırma sürecinizdir. Bu arada bazı meseleleri meslektaşlarınızla tartışmak, onların görüşlerini almak da çok önemlidir; çünkü sizin fark etmediğiniz bazı noktalara dikkatinizi çekebilirler. Eskilerin dediği gibi, "el-ilmü bi'run ve'l-müzâkeretü delvuhâ", yani "ilim bir kuyudur, kovası tartışmadır". Ben bu söze çok inanırım. Yalnız, kimlerle görüşlerinizi paylaşacağınız, tartışacağınız önemlidir. Ardından bunların üzerine ben ne katkı yapabilirim diye düşünmeniz gerekir. Eğer bir katkı ortaya çıkacaksa o konuyu yazmak, aksi halde vazgeçmek lazım.
Sayfa 268 - Mehmet Salih Erkek, "Yetkin Tarihçiler Nasıl Çalışıyorlar?", TTK Yayınları
İntihal her alanda ve her şekilde görülen uyanıklık ve hırsızlık karışımı bir maraz halidir.
Sayfa 46 - Fahri Sakal, "Tarihyazımında Temel Kavramlar", TTK Yayınları
Reklam
Tarihi yapanlar ( geniş anlamda "iktidar") aynı zamanda tarihi yazdırmaya ve yönlendirmeye de çalışmaktadırlar. Tarihçi bu gerçeği unutmadan kaynakları ve bilgileri ona göre değerlendirmelidir.
Sayfa 37 - Fahri Sakal, "Tarihyazımında Temel Kavramlar", TTK Yayınları
Yahudi-Hıristiyanî tarih geleneğinin en önemli özelliği, bu anlayışın tarihsel süreci "çizgisel/hattî" olarak düşünmesidir. Esas itibarıyla kökleri Kitâb-ı Mukaddes'e, dolayısıyla da Yahudiliğe dayanan bu düşünceye göre, tarihsel süreç belli bir başlangıca sahip olup, kıyamete kadar sürecek sonlu bir hattır. Çizgisel tarihsel sürecin merkezinde ise, Hıristiyanî inanışta tanrısal özelliklere sahip olduğunu inanılan Hz. İsa'nın doğumu yer almaktadır. Hz. İsa'nın doğumuyla birlikte tarih, "her biri kendisine özgü belirli ve biricik karakteri olan iki parçaya" ayrılmıştır. Tarihsel sürecin bu şekilde çizgisel olarak düşünülmesi ve merkezine Hz. İsa'nın yerleştirilmesi, bugünkü anlamda tarihin çağlara ayrılmasında önemli bir pratik sağlamıştır.
Sayfa 7 - Necmettin Alkan, "Efsaneden Aydınlanmacı Geleneğe Tarih Düşüncesi", Türk Tarih Kurumu Yayınları
"Hayatın kendisi gibi, tarih de bize elden kaçan, hareketli, birbirlerine çözülmez bir şekilde dolanmış ve birbiri peşi sıra yüzlerce farklı ve çelişkili çehreye bürünebilen bir sorunlar yumağı olarak gözükmektedir." Fernand Braudel
Sayfa 149 - Gülin Karabağ, "Disiplinlerarası Tari Çalışması", TTK Yayınları
Levent Yılmaz
"Geleneksel ayrımda divan şiiri ile halk şiiri arasında nasıl bir radikal karşıtlık oluşturulduysa, 'saray' ile 'halk' arasında da böyle bir karşıtlık kurulmuştu. "
Sayfa 210
İnsanoğlunun yeryüzünde görünmesiyle başlayan süreç, aynı zamanda "mâzî/geçmiş" düşüncesinin başlangıcı olmuştur. Zamanla değişen veya dönüşen insanın geçmişe yönelik verdiği değer ve merak etme duygusu tarih düşüncesini doğurmuştur.
Sayfa 1 - Necmettin Alkan, "Efsaneden Aydınlanmacı Geleneğe Tarih Düşüncesi", Türk Tarih Kurumu Yayınları
129 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.