Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarihin Hafızası

Mehmet Çelik (Prof.Dr.)

Tarihin Hafızası Gönderileri

Tarihin Hafızası kitaplarını, Tarihin Hafızası sözleri ve alıntılarını, Tarihin Hafızası yazarlarını, Tarihin Hafızası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Emperyalizmin altın kurallarının başında “Bir milleti yok edeceksen, önce hafızasını yok et!” kuralı gelir. Doğru dürüst tarihleri olmayan milletler bugün bin yıl, iki bin yıl gerilere giderek tarihimle ilgili bir şey bulabilir miyim diye çeşitli enstitüler, araştırma merkezleri kurarken, yüzlerce bilim adamını seferber ederken, milyonlarca dolar bütçe harcarken, olmayan tarihlerini, buldukları kırıntılarla inşa etmeye çalışırken, yer yer de tarih uydururken, biz tarihimizin bir insan ömrü kadar yakın geçmişini bilmiyoruz. Hatırlamıyoruz demiyorum, Cumhuriyet neslimiz bu yüzyıllık tarihimizden bî-haberler!...
Reklam
296 syf.
·
Puan vermedi
·
7 saatte okudu
Mehmet Çelik Hoca'nın makalelerinden derlenen kitapta, tarihimizde olan olaylar sade ve akıcı bir dille anlatılmış. Kürt, Dersim, Ermeni meselelerine, Çanakkale'ye, Davos'a ve bir çok olaya değinilmiş. Okunması yararınıza olacak diye düşünüyorum. Tavsiye ederekten; Keyifli okumalar...
Tarihin Hafızası
Tarihin HafızasıMehmet Çelik (Prof.Dr.) · Paradoks Yayınları · 201256 okunma
Çanakkale’de Kaybettiğimiz Hafıza Biz Çanakkale’de üç nesil (dede-baba-torun) birden çarpıştık, üç nesli bir arada kaybettik. Siperde dedenin kucağında torunu da şehit oldu.253.000 insan kaybettik. Ama esas kaybettiğimiz, daha doğrusu kaybettirilen daha değerli bir şeyimiz vardı; Hafızamız! Evet, en önemli kaybımız kaybettirilen hafızamızdı.
Sayfa 190Kitabı okudu
Tarih
Tarih, milletlerin hafızasıdır. Hafızasını kaybeden insan; nasıl dostunu-düşmanını ayırt edemez, alacağını-vereceğini bilemez, geleceğini planlayamazsa; milletler de böyledir. Hafızasını kaybeden milletler de dostlarını- düşmanlarını ayırt edemezler, alacaklarını- vereceklerini bilemezler, istikballerini de planlayamazlar. Hafıza kaybı, vizyonun yok olması demektir. Vizyonu olmayan toplumlar, okyanusta pusulası bozuk gemi gibidirler
Batı hayranlığı yapanlara..
Biz hak, adalet, merhamet, şefkat kokan bir tarihî mirasın genetiğini taşıyoruz; Batılılar ise kan ve gözyaşının, güç ve kuvvetin geçerli olduğu, hak, adalet, merhamet ve şefkat sözcüklerinin dillerinde dahi bulunmadığı bir medeniyet havzasının genetiğini taşımaktadırlar.
Reklam
Nedir tarih?
Tarih, milletlerin hafızasıdır. Hafızasını kaybeden insan; nasıl dostunu-düşmanını ayırt edemez, alacağını-vereceğini bilemez, geleceğini planlayamazsa; milletler de böyledir. Hafızasını kaybeden milletler de dostlarını-düşmanlarını ayırt edemezler, alacaklarını-vereceklerini bilemezler, istikballerini de planlayamazlar. Hafıza kaybı, vizyonun yok olması demektir. Vizyonu olmayan toplumlar, okyanusta pusulası bozuk gemi gibidirler.
Biz hak, adalet, merhamet, şefkat kokan bir tarihî mirasın genetiğini taşıyoruz; Batılılar ise kan ve gözyaşının, güç ve kuvvetin geçerli olduğu, hak, adalet, merhamet ve şefkat sözcüklerinin dillerinde dahi bulunmadığı bir medeniyet havzasının genetiğini taşımaktadırlar.
Biz Balkanlar’da ve Doğu Avrupa’da yaklaşık 400 yıl kaldık ve XX. yüzyılın başında buralardan çekildik. Bakınız Endülüs’te bizim izlerimiz bile yok edilirken, biz 400 yıl kaldığımız Doğu Avrupa ve Balkanlar’dan çekilirken, gittiğimiz günden daha iyi bir durumda bırakarak çekildik. Doğu Avrupa ve Balkanlar’daki milletlerin ne dilleri, ne kiliseleri, ne manastırları, ne kültürleri... hiçbiri kaybolmadı. İsteseydik bu milletlerin bütün kültürlerini, dillerini, dinlerini, kiliselerini, manastırlarını, kısaca neleri varsa 400 yıl içinde yok ederdik. Bizi hiç kimse de engelleyemezdi ve buna çok da kolay başarırdık. Peki bunu niye yapmadık?.. Çünkü kültürel genetiğimiz buna maniydi.
Batının Kültürel Genetiği İşte bu Kolomb’un çocukları modern ve hukukun üstünlüğüne inanan, çağdaş devletler kurduklarını iddia ettikleri XVIII. ve XIX. yüzyıllarda dahi, başta Afrika olmak üzere dünyanın her tarafında sömürge adını verdikleri, oralara medeniyet götürüyoruz propagandalarıyla beraber kültürel genetiklerinin kan ve gözyaşını da taşıdılar. Kilise ve İncil de bu alçakça anlayışın motor gücü ve kamuflaj araçlarından biri olarak kullanıldı. Pamuk tarlalarında günlük yarım kilo eksik toplayan işçilerin ceza olarak ellerinin kesilmesi, Hindistan’da kendi tekstil sanayileriyle rekabet edemesinler diye dokuma işçilerinin sağ ellerinin kesilmesi, hep bu emperyal kültürel genetik anlayışının marifetleriydi. Dünyayı kana bulayan iki dünya savaşı, Japonya’ya atılan iki atom bombası, sadece II. Dünya Savaşı’nda 50 milyonun üstünde insanın hayatını kaybetmesi, bu kültürel genetik anlaşılmadan, kolay kolay izah edilemez sanırım
Reklam
Son iki bin yıllık tarihe baktığımız zaman, yeryüzündeki kan ve gözyaşının müsebbibi olarak Batı dünyasını görüyoruz. İki bin yıllık tarihî süreçte dökülen kana ve gözyaşına baktığımızda, Çinlilerin, Hintlilerin, Farslıların, Arapların, Türklerin, Afrikalıların kaale alınacak bir etkilerinin olmadığını görüyoruz. Bu milletlerin iki bin yıllık süreçte akmasına neden oldukları kan, Batı’nın düzenlediği Haçlı Seferleri’nin sadece bir seferinde dökülen kana eşit olmadığı gibi, örneğin II. Dünya Savaşı’nda akıtılan kanın yüzde birine bile ulaşmamaktadır.
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.