Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarihin Sınırlarına Yolculuk

İlber Ortaylı

En Eski Tarihin Sınırlarına Yolculuk Sözleri ve Alıntıları

En Eski Tarihin Sınırlarına Yolculuk sözleri ve alıntılarını, en eski Tarihin Sınırlarına Yolculuk kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İlber Ortaylı
Bir şeyin künhüne inmek, soru sormak, somut delil aramak gibi bir merakımız yok. Bu, çok az insana mahsus bir özellik Türkiye'de.
Bilinç
"Bilincimizdeki ilerleme, bilgimizdeki ilerlemeyle değişir."
Sayfa 21 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu toplumdaki tarihe merak, bir Afrika kabilesindeki insanınkinden daha fazla değil. Bir şeyin künhüne inmek, soru sormak, somut delil aramak gibi bir merakımız yok. Bu, çok az insana mahsus bir özellik Türkiye'de.
Bu devir niye Lale Devri'dir? Değişme tüm dünyada 19. yüzyılda gerçekleşiyor. Fakat 19. yüzyılda herkes ister istemez değişiyor. Mühim olan 18. yüzyılın değişmesidir. Ve 18. yüzyılda kendilerini değiştirmek isteyen toplumlar bugünkü dünyayı kurarlar. Devlet, 18. yüzyılda Avrupalı anlamında bir bilinç değişmesiyle, bilinç ilerlemesiyle gelmiyor. Böyle bir tarif de yapmıyor. 18. asrın Osmanlısı o dünyanın ortasında olduğu için zorlanıyor.işte burada bilmemiz gereken bir şey var: Maalesef 18. asrı Türk insanı iyi etüd edip tam anlamadığı içindir ki 19. yüzyıldaki değişmeyi emperyalist bir dayatma olarak değerlendirdi.
Mesela Japonya, Rusya'dan evvel anatomiyi biliyor. Rusya ise anatomiyi öğrenmeye Büyük Petro'yla başlamış, Japonya 1894'te Kanun-ı Medeni'yi Almanya'dan alıyor. Bu çok önemli. Ciddi, yorumcu bir kafaya sahipler.
İmparatorluğun bize devrettiği miras, 30-40 bin kalem kitaptır.
Reklam
18.Yüzyıl
Bilhassa Anadolu, biliyorsunuz kaybolan Rumeli ve Kırım'ın göçmenlerini aldı. Demiryolu hattıyla birlikte o boya yerleştirildi ve ziraat inkişaf etmeye başladı. Teknikler de o zaman ilerledi. Ziraat eğitimi de o zaman gelişmeye başladı. Kısacası o zamana kadar bu alanda bir ciddiyet yok.
Her toplumda elit kültür, alt kültür vardır; bu manada bir sınıf da söz konusudur. Bu, kaçınılmaz olarak böyledir, aksi düşünülemez. Ancak Osmanlı'da ırsî bir sınıf anlayışı yoktur. Yani ırsî hâkimiyeti taşıyan tek insan padişahtır, hanedandır. Orada bile dikkat ederseniz asalet sistemi yürümez. Saraya dışarıdan insanlar gelir ve dahil olur. Bu, padişah hanımları da olabilir,Sadrazamlar da... Osmanlı'da esas olan, yönetici sınıfın irsiyetten uzak olmasıdır. Sınıflar arasında bir geçişkenlik vardır; yükselme imkânı vardır.
Asıl büyük problem, zeki insanı yükseltecek bir eğitim sistemimiz yok; o yıkıldı. Bu, son 30 senenin bir faciasıdır. Bugünkü büyüklerimiz, şimdiki eğitim sisteminin içinde olsalardı bulundukları makamlara zor gelirlerdi. Sayın Süleyman Demirel, bugünkü Afyon Lisesi'ni bitirseydi İTÜ'ye giremezdi. Yine aynı zekâsıyla, hafızasıyla o imkâna sahip olamayacaktı. Türk toplumu, zeki çocuklarına yükselme fırsatı veren bir toplum olmaktan çıkmıştır. Bu bütün ananemizin, bütün geleneğimizin yıkılması demektir.
314 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.