Kolayca dokunamazdı annem insanlara, bitkilere ve nesnelere...İstese de el süremezdi. Dokunamamanın görünmeyen yalıtılmışlık zarı varlığını sarmalardı. Acı çekerdi. Zihinsel iletişimler kurardı, yaşayanlar kadar ölmüşlerle de...
Akçaağaç köyünü ilk kez 1980 yılında gördü.
Sırta yaslanmış, kireç badanalı küçük yapılar, düzensizce dağılmış; sarı Ağustos toprağıyla, boncuk mavisi gök arasında. Şirin ve yoksul...