İslam kültürünün zenginliklerinden biri olan tasavvuf, Çağlar boyunca düşünce, ahlak, güzel sanatlar ve sosyal hayatta etkili olmuş bir disiplindir. Tasavvuf, bilgiyi hayata geçirmede zihinle gönlü birlikte hareket ettirerek dinin statik olan tarafını değil, dinamik olan tarafını yaşatarak insanın kendini ve her an değişip yenilenen kainatı tanımasını sağlamıştır.
Felsefi hikmetlerden daha Çok pratik ahlaka önem veren, bunu vatan ve ülkü fikirleriyle birleştiren Türk tasavvuf anlayışı, onu sanatkarane bir dünya görüşü, milletler ve devirler üstü bir düşünce tarzı kabul eden İran sûfiliğinden ayrılmaktadır. Kitleleri müşterek bir fikir örgüsüyle birbirine bağlayan Türk sûfileri her dönemde devleti kuran irade ile birlikte hareket ederek, devletle halk arasında bir köprü görevi üstlenmişlerdir.
Bilgi Çağında mutasavvıf, bilge kişiliğiyle zamanının problemlerine Çözüm getirip yeni ufuklar açan, hoşgörülü, insan-ı kamil modeli olmalıdır.