Hepimizin yaşantısında olumsuz olaylar olmuştur. Bazılarımızki daha hafifken, bazılarımızın yaşadığı olaylar daha ağır ve acıdır. Ama hiçbir zaman acılar, bizim bugünümüzü ve geleceğimizi olumsuz etkilememeli.
Terapi almak isteyen ve bunun için başvuran insanların, terapistlere gitmeyen insanlardan farklı olmadıklarını düşünüyorum. Aradaki tek fark, terapi almaya çalışanlar sorunlarına çözüm bulmaya çalışanlardır, diğerleri ise sorunlarını yadsıyanlar.
Çocuklarımıza sarılmalıyız, onları eleştirmek yerine sevgimizi hissettirmeli, onları hayata güvenle hazırlamalı, yüreklendirmeliyiz. Unutmayalım ki çocuklarımız bizim aynadaki yansımalarımızdır.
Her insanın bir karanlık odası vardır. Bizi hoşnut etmeyenlerin çoğunu o odaya atıveririz. Tıpkı bazı evlerin çatı katındaki karanlık, bakımsız, darmadağınık odalar gibi. Çoğu kez o oda o kadar karmakarışıktır ki, oraya neleri attığımızı bile unuturuz. Üstelik odanın anahtarını saklar ve nereye sakladığımızı da hatırlamayız. Oraya asla hiç kimseyi sokmayız, kendimizi bile. Ta ki karanlık odadaki eşyalar çürüyüp küflenip kokusu bizi rahatsız edene kadar…