Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cihad Dersleri

Tevbe Suresi Tefsiri

Abdullah Azzam

Tevbe Suresi Tefsiri Sözleri ve Alıntıları

Tevbe Suresi Tefsiri sözleri ve alıntılarını, Tevbe Suresi Tefsiri kitap alıntılarını, Tevbe Suresi Tefsiri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kardeşlerim, herkeste ayıp ve hata bulunur. Fakat herkes sadece hataları görüp onları yazmakla meşgul olursa, hatalardan başka ne okunur? Her topluluk geldiği zaman bir öncekini lanetle anacaktır. Bu müminlerin sıfatı değildir. Yüce Rabbimiz, müminlerin sıfatını şöyle belirtmektedir: “Onlardan sonra gelenler de derler ki: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. İman edenlere karşı kalblerimizde bir kin bırakma.” (Haşr, 10)
Sayfa 104
Bu dinin belini kıranlar yarım alimlerdir. Ne doğru dürüst alimdirler, ilme dayanarak fetva versinler; ne de cahilliğini idrak ederler ki, bilmediklerini öğrensinler.
Sayfa 101 - Buruc yayınları
Reklam
Bu dinin belini kıran yarım âlimlerdir. Ne doğru dürüst âlimlerdir, ilme dayanarak fetva versinler; ne de cahilliğinin idrak ederler ki, bilmediklerini öğrensinler.
İslam Davasını Zafere Ulaştıran Metod
Kızdırılmış demir gibi olan sıcak çöl kumunun üzerine yatırılan Bilal Habeşi (r.a.)'dan göğsüne büyük bir kaya parçası konularak tevhidden dönmesi, Lat ve Uzza putlarına ibadete tekrar dönmesi isteniyordu. Bu ağır işkencenin altında Bilal Habeşi (r.a.), zalim müşriklere şöyle diyordu: "Ahad! Ahad! O tektir, tektir.” Daha sonra bazı
Sayfa 23
İnsan samimi olunca neler oluyor... İnsanların gözünde de aziz, inşallah aziz ve celil olan Allah'ın nezdinde de aziz oluyor, hiçbir şey kaybetmiyor. Bilakis kâfirlerin gözünde bile şeref kazanıyorsun.
Peki, Moğolların komünist Çin'de ve komünist Rusya'daki takipçileri o ülkelerde yaşayan müslümanlara ne yaptılar? Ne yapacaklar? İktidara geldiklerinden beri geçen çeyrek yüzyıl içinde 26 milyon müslümanı yok ettiler. Görüldüğü gibi her yıla yaklaşık 1 milyon müslüman düşüyor. Üstelik toplu kıyım uygulamaları hâlâ devam ediyor.
Reklam
Cihadın farz-ı ayn oluşu Rusların Afganistan’ı işgal etmesiyle başlamamıştır. Cihadın farz-ı ayn oluşu ta Endülüs'ün ilk şehrinin kaybedilmesiyle başlamıştır. O günden itibaren tüm İslam ümmetine kâfirlere karşı savaşmaları farz-ı ayn olmuştur. Yani miladi 1400 yılından bu yana, bu farziyet devam etmektedir. Tam altı yüz yıldır cihad bu ümmete farz-ı ayndır! Bu cihad, savunma cihadıdır. Yani kâfirleri Müslümanların topraklarından sürme ve püskürtme cihadıdır. Kafirler Müslümanların herhangi bir toprağında kalmış olduğu sürece cihadın farz-ı ayn oluşu her fert ve bütün ümmet için devam etmektedir. Bütün ümmet oturup kalsa da sen tek başına cihada giriş, kafirlere karşı savaş, şehid ol ve kurtul!
Demiştik ki, Müslümanlar ne zaman tefrikaya düşse, dünya hayatına razı olsa, kim olduğunu ve asıl düşmanını unutsa, küffar bunu her zaman fırsat bildi ve yek vücut olarak Müslümanların üzerine üşüştü. Allah (azze ve celle) buyurdu ki: "Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin; yoksa korkuya kapılırsınız ve kuvvetiniz elden gider." (Enfal, 46) Bizler ne zaman ki ihtilaf ve tefrikalara dalarak silahımızı bıraktık, gücümüz elimizden gitti; gücümüz gidince devletimiz elimizden gitti; devletimiz gidince izzetimiz gitti; izzetimiz gidince dinimiz zayıfladı ve tüm bunların sonunda geldiğimiz nokta bellidir... Bugün iki milyar olan İslam ümmeti, hiçbir döneminde bu kadar imkana sahip olmamış ve bununla birlikte hiçbir zaman da bu kadar zayıf düşmemiştir. Vakıamızın sebebi ve bu halden kurtuluşun yolları olarak birçok çözüm öne sürülse de, Selefimiz ve izzet dolu tarihimiz bize her zaman gösterdi ki, bu halden kurtuluş reçetemiz -kim ne derse desin- yalnızca Fî sebilillah cihaddır, cihaddır, cihaddır! "Cihadın farz-ayn oluşu Rusların Afganistan'ı işgal etmesiyle başlamamıştır. Cihadın farz-ı ayn oluşu ta Endülüs'ün ilk şehrinin kaybedilmesiyle başlamıştır. O günden itibaren tüm İslam ümmetine kâfirlere karşı savaşmaları farz-ı ayn olmuştur."
Sayfa 682
Bir adam, Harun Reşid'e gelir, “Sert bir hitab ile sana nasihat etmek ve galiz sözler söylemek istiyorum.” der. Harun Reşid de “Hayır, şüphesiz yüce Allah senden daha hayırlısını, benden daha şerlisine göndermiştir. Ve ona yumuşak olmasını emretmiştir. Yüce Allah, Musa’yı Firavun’a göndermiştir. Hz. Musa senden daha hayırlı, Firavun da benden daha şerlidir. Üstelik yüce Allah Musa'ya da şöyle emretmiştir: “Firavun'a gidin, çünkü o azmıştır. Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt alır yahut korkar.” (Taha, 43-44)" der.
Sayfa 111
Kardeşimiz Ebu Abdullah Usame (Şeyh Usame Bin Laden) gelip yanınıza oturduğunda siz onu bir hizmetçi zannedersiniz. Son derece edebli ve aynı zamanda yiğittir. Vallahi ben onu yanımda ancak şu şekilde tutabildim: Abdurrab Sayyaf'a dedim ki: "Sen bir karar çıkar, bu kardeşimizin buradan ayrılmasını yasakla. Çünkü bu devamlı cephede savaşmak istiyor. Tansiyonu düşük, cepleri tuzla dolu, matarasında su var. Yürüyemeyince tansiyonu yükselsin diye tuz yutup üzerine su içiyor. Benim evime geldiğinde de telefon çaldığında ben kalkmayayım diye hemen koşup onu bana getiriyor. Bu ne terbiye, bu ne edeb, bu ne haya, bu ne yiğitlik..."
Reklam
Müminler - Münafıklar
Müminlerin safhası ise bambaşka ... Onlar huzur içinde, sükunetle hareket eden, velvele koparmadan iş yapan, iyiliği emredip, kötülüğe engel olan, Rablerine kulluklarını yapıp insanlara mallarındaki haklarını veren insanlardır. Münafık bir topluluğun simge ve alameti yöneticilere yağcılık ve maddiyat peşinde koşmaktır. Mümin bir topluluğun simge ve alameti ise yöneticilere karşı net, hakkı haykırma ve maddiyata boğun eğmemektir. Münafık bir topluluk insanların kanının sömürülmesi, ırz ve mallarının yağma edilmesine fırsat verecek şekilde kötülüğü emreder, iyiliğe engel olurlar. Mümin topluluk ise insanların canlarını, mallarını ve namuslarını himaye etmek için kötülüklere engel olur, iyiliği tebliğ ederler.
Sayfa 507 - buruc
"Yüksek şeref, etrafında kan akıtılmadıkça eziyetten kurtulamaz..."
Sayfa 100 - Buruc yayınları
Cihadın Farz-ı Ayn Olması...
Cihadın farz-ayn oluşu Rusların Afganistan'ı işgal etmesiyle başlamamıştır. Cihadın farz-ı ayn oluşu ta Endülüs'ün ilk şehrinin kaybedilmesiyle başlamıştır. O günden itibaren tüm İslam ümmetine kâfirlere karşı savaşmaları farz-ı ayn olmuştur.
Sayfa 682
âyette buyuruyor ki: "Evet, Allah ve Rasûlü yanında onların nasıl bir antlaşması olabilir ki? Şayet onlar size galip gelecek olsalar ne akrabalık gözetirler, ne de verdikleri sözü..." Âyet-i kerimede geçen ve "verdikleri söz" diye tercüme edilen "zimmeten" kelimesi, bazı âlimler tarafından mealde de verildiği gibi antlaşma olarak izah edilmiş, müşriklerin muahedelerine bağlı kalmayacakları beyan edildiği zikredilmiştir. Öyle ki onlar zayıf olduklarında antlaşma yaparlar, güçlen- diklerinde ise müminlerin kökünü kurutmaya çalışırlar. Bir kısım âlimler ise buradaki "zimmet" kelimesinden maksadın; "çekinmek" olduğunu söylemişlerdir. Yani müşrikler sizi öldürmekten, kökünüzü kurutmaktan ve sizi imha etmekten çekinmezler, denildiği ifade edilmiştir
''Şayet biri çıkıp 'Biz israille barışacağız.' dese onun bu sözüne Kur'an ve Sünnetten kesin naslar bulurlar. Başka biri çıkıp 'israille savaşacağız.' dese bu defa da eski fetvaların neshedildiğini ileri sürer, artık tevil edilmeyecek, çok muhkem fetvalar çıkarırlar. Kısaca idareci ne derse ona göre hak odur.''
Sayfa 462 - buruc
219 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.