AŞK BAĞI
Bütün çağların ortak kriz noktası olan 'aşk'a yakalanma hastalığı, eski bir evli çift için topallayarak ama buna rağmen doruklarda devam etmektedir. Ancak bu ikilinin küçük kızları, oldukça hasta ve ilgiye muhtaçtır. Öyle ki küçük kızın babası kendisine ihanet ettiğini düşündüğü eski karısına öfke-aşk karışımı duyguları yüzünden alkolik olmuş ve kimseye hayrı kalmamıştır. Yine ufaklığın annesi de çocuğuna olan derin sevgisi ve ilgiye olan açlığı nedeniyle, yeni sevgilisi ve çocuğu arasında gidip gelmektedir. Nitekim her ne kadar bu eski evli çift aşk ile aile durumlarını iç içe geçirmiş ve yönetememiş olsa da doğa, kendi özünden fışkıran 'aşk'ın hatırına, bu üç kişiye de kalıcı bir çözüm bulmuştur.
KARLAR İÇİNDE YOLCULUK
İnsanın, insana ve doğaya yabancılaştığı günümüz endüstriyel toplumunda, yine insanoğlu, kendi varoluşunda bulunan sevgi, bağlılık, aşk, hoşgörü gibi itkileri tümüyle reddetmesine karşın, bunu hiç reddetme'miş' gibi yaparak, 'birey'in toplumu izleğinde sahte bir benlikle yaşam mücadelesini, 'insan' dokusuna aykırı bir Cehennem'e çevirmiştir. Ancak buna hiç aldırış etmeyen oyunun başkahramanı; yeryüzü bireyinden kendisini soyutlamış ve doğanın fısıltısına kulak verip, aradığı şey konusunda umudunu koruma yoluna gitmiştir. Ne ki 'birey'in toplumu yüzünden dünya çökmüş ve yozlaşmıştır, bütün 'insan olmayan insan'lar ikinci benliğini dışarıya karşı savunma refleksine dönüştürmüştür ve iletişimsizlik çukurundaki sınırlı iletişimle yaşamaktadırlar. Bu kara döngüye ilişkin yapılacak hala bir şeylerin olduğunu düşünen başkahramanın ilgi çekici şiirsel serüveni, seyircileri kendisiyle hesaplaşmaya davet etmektedir.
