Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarihsel Bir Bakış

Toplum Kuramı

Alex Callinicos

Toplum Kuramı Sözleri ve Alıntıları

Toplum Kuramı sözleri ve alıntılarını, Toplum Kuramı kitap alıntılarını, Toplum Kuramı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gel Durkheim gel, bizimkiler bu ilimde yüksek lisans dersi verirler sana :)).
...dini ekonomiye indirgemenin yolu­nu da bu indirgemeyi gerçekten gerçekleştirecek yolu da bil­miyoruz.
Sayfa 209 - İletişim Yayınları.
Johan Heilbron, “Rousseau, büyük olasılıkla société(toplum) sözcüğünü temel bir kavram olarak kullanan ve ‘toplumsal’ ilişkiler çerçevesinde açıkça akıl yürü­ten ilk kişilerden biriydi” der.
Sayfa 32 - İletişim Yayınları.
Reklam
Nietzsche’nin değerlerin insan yaşamındaki rolünü, evrensel ahlak yasalarını ya da evrenin düzenini ifade etmeye kalkma­yıp bireysel yaşamın belirli ideallere göre estetik olarak biçim­lenmesine kılavuzluk etmesi için yeniden değerlendirme giri­şimi...
Sayfa 280 - İletişim Yayınları.
Malthus... Nüfus geometrik bir oranla artma eğilimindeyken (yani her yirmi beş yılda ikiye katlanırken) gıda üretimi aritmetik olarak artar, insan arzusu sınırsız olsa da ta­rım yatırımı daha sonraki iktisatçıların azalan getiri yasası adını verecekleri yasaya bağlıdır: teknik değişmediği sürece, bir birim tarlaya uygulanan her bir ek yatırım birimi, daha az miktarda ürün elde edilmesine neden olacaktır. Bu etmenlerin etkileşimi sürekli bir “salınma” yaratır; bolluğun ve ücretlerin yüksek ol­duğu dönemler, yoksul aileleri daha fazla çocuk sahibi olmaya yüreklendirerek bir süre sonra nüfusun tarım üretiminin büyüme oranını aşan bir oranda artmasına neden olur. Nüfus artışı ücretleri azaltır, yiyecek fiyatlarını artırır, böylece kısa bir sü­re için üreme oranı azalır, ama döngünün en başta başlamasına neden olan refah koşullarını yeniden yaratmak için daha fazla yatırım yapılmasını zorunlu kılar. “Nüfusun, geçim araçlarının çok ötesine geçen sürekli artma eğilimi... sürekli olarak toplu­mun alt sınıflarını sıkıntıya sokar ve koşullarında büyük ve dü­zenli bir iyileşme olmasını engeller.".
Sayfa 67 - İletişim Yayınları.
Egemenlerin çoğunluğu insanları aydınlatmaktan korkar; din adamlarının suç ortakları bu yolla aklı bastırmak ve bunu açıkça söyleme cesareti gösterenlere zulmetmek için birleşirler.
Sayfa 136 - İletişim Yayınları. 8. Baskı 2020 Çev: Yasemin Tezgiden
J.Butler.
Özne, kendisini yaratan normları tekrarlamaya mahkumdur.
Sayfa 505 - İletişim Yayınları.
Reklam
Heidegger.
...dünya her zaman Başkalarıyla paylaştığım bir şeydir ... İçinde-var-olmak her zaman Başkalarıyla birlikte-var-Olmaktır.” Bu nedenle öznelerarasılık insan varoluşunu kurar... "herkes başkasıdır, kimse kendisi değildir”
Sayfa 332 - İletişim Yayınları.
Abbe Raynal.
"Toplum, insan ihtiyaçlarının, devletse kusurlarının ürünüdür ... "
Sayfa 55 - İletişim Yayınları.
Simmel.
"Paranın felsefi önemi, pratik dünyada en kesin im­geyi ve bütün varlıkların formülünün en açık simgesini temsil etmesinden kaynaklanır; buna göre, şeyler birbirleri aracılı­ğıyla anlam kazanır ve varlıklarının karşılıklı ilişkiler tarafın­dan belirlenmesini sağlarlar.
Sayfa 280 - İletişim Yayınları.
Diyalektik bir yapısı olan tek şey öznellik değildir - diyalek­tik içsel olarak öznelliğin diyalektiğidir. Hegel’in mantık yazı­larında çözümlediği içsel farklılaştırma hareketi ve zenginleş­miş bir birliğin yeniden ortaya çıkarılması, bilincin Tin ola­rak kendinin farkına varma süreci, yani bilincin “kendi dünya­sı olarak kendinin ve dünyanın bilincine” varma sürecidir.
Sayfa 90 - İletişim Yayınları.
Reklam
Foucault'nun "kendililik kültürünün" arkaiki bu olsa gerek.
...ken­dini yeniden ortaya çıkaran aynılık ya da kendi içindeki ötekiliği düşünme Doğrudur. Kendinin oluşması süreci, amacını hedefinin önko­şulu olarak gören, amacı aynı zamanda hedefi olan, sonucu ay­nı zamanda başlangıcı olan çember: ve ancak çalıştırılarak so­nuca ulaştırılan şey, gerçektir. Bu yoğun ve kapalı pasajda Hegel’in felsefesinin özü vardır. Özneyi (Marx’ın bir ifadesini alacak olursak) bir şey olarak değil, bir ilişki olarak görür. Özne, Descartes’tan beri Batı düşün­cesinin anladığı gibi bilincin ayrı bir odağı değildir. Tersine “kendi olma sürecidir.
Sayfa 89 - İletişim Yayınları.
Bilinçaltı.
Nietzsche öznenin özerkliğini ve tutarlılığını çoktan sorgula­mıştı ama beni ve onun oluşumundan sorumlu kuvvetleri açığa çıkartmak gibi kararlı bir adımı atan Freud oldu. Freud kendi başarısını (hiç de alçakgönüllü olmayan bir biçimde) şöyle be­timledi: “Yüzyıllar boyunca insanın saf öz-sevgisi bilimin elle­rinde başlıca iki darbe almak zorundaydı”; bunlar Kopernik’in dünyanın evrenin merkezi olmadığını göstermesi ve Darwin’in doğal ayıklanma yoluyla evrim kuramıdır, ki bu ikincisi kendi­ni, yaşayan varlıkların en üstüne yerleştiren insanın konumu­nu değiştirir. Yine de “İnsanın megalomanisi üçüncü darbe­yi de şu an yürütülmekte olan, egoya kendi evinin bile efendi­si olmadığını, zihninde olanlara ilişkin çok az sayıdaki bilgiyle yetinmesi gerektiğini göstermeye çalışan psikolojik araştırma­lardan alacaktır.
Sayfa 287 - İletişim Yayınları.
Simmel.
Tarihsel dünyanın bir kurumu olarak para, nesnelerin dav­ranışını simgeler ve kendisiyle onlar arasında özel bir ilişki kurar. Toplum yaşamı ne kadar parasal ilişkilerle yönetilir­se, varlığın göreli karakteri bilinçli yaşamda o kadar çok ifa­de bulur, çünkü para, değerini belirlediği ekonomik malla­rın somutlaşmış göreliliğinin özel bir biçiminden başka bir şey değildir.
Sayfa 285 - İletişim Yayınları.
Weber.
...yaşama ilişkin sonsuz sayıdaki olası tutumlar birbirle­riyle uzlaşmaz, dolayısıyla mücadeleleri de hiçbir zaman nihai bir sona ulaşamaz.
Sayfa 240 - İletişim Yayınları.
Sivil toplumu devletle karşılaştıran ilk kişi Hegel’di. Ona göre, “sivil toplumun oluşması modern dünyanın ürünüdür”: bu, tarihsel bir sürecin sonucudur, insanların dev­let oluşturmak için bir araya gelmelerinin sonucu değildir. “Si­vil toplumda her birey kendi çıkarını düşünür ve başka hiçbir şeyin onun için anlamı yoktur.” Ama bireyler başkalarına ihti­yaç duydukları için hedeflerini gerçekleştirirken onlarla işbir­liği yapmak zorundadır: “özel çıkar başkalarından yararlanma­sı nedeniyle genel bir biçim alır ve başkalarının refahını sağla­yarak tatmin olur.” Bu nedenle Hegel’in sivil toplumu, “yemeğimizi kasap, bira­cı ya da fırıncının bizi düşünmeleri sayesinde değil, kendi çıkarlannı düşünmeleri sayesinde yediğimiz” Adam Smith’in ticari top­lumu ile aynıdır.
Sayfa 67 - İletişim Yayınları.
179 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.