Şiirlerimi daktiloda yazmaya yeni başladığım 1980’li yılların başlarıydı. Bir iş için köyümüzden İstanbul’a gelen bir aile konuğumuz olmuştu. Ailenin yedi yaşındaki oğlu, çalışma odama girmiş, daktilonun tuşlarında gezinen parmaklarımı hayranlıkla seyrediyordu. İçini çekerek şunları söylemişti: “Ne güzel çalaysun, benim babam da kemençe çalay!”