Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

En Yeni Türk Sinema Tarihi Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Türk Sinema Tarihi sözleri ve alıntılarını, en yeni Türk Sinema Tarihi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Emekleme çağında olan, kimi için bir “ek gelir”, kimi için bir “heves” olan ve emekleyen bir Türk sineması karşısında Türkiye’de var olan sinema salonları yabancı filmlerle dolup taşıyor. O dönem için sinema demek, ya sinema salonunu işletmek, veya yabancı film getiriciliğini yapmaktır. Yerli yapım her açıdan riskli bir iş olarak görülüyor, buna karşılık para getiren yabancı filmdir; Kemal Film yabancı filmleri dağıtıyor ve yerli yapımdan çekilince de bu işini sürdürüyor, İpekçi Kardeşler de öyle. Yerli film kâr getirdiği sürece ilginçtir, zararlı olmaya başlayınca kurtuluş çaresi daima yabancı filmdir.
Sayfa 69 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
"Bir Millet Uyanıyor" (1932)
Devrin en başta gelen liderleri böyle bir filmin gerçek değerini pekâlâ anlamışlardı. Hiçbir yardımı esirgememişlerdi. Hattâ Gazi Mustafa Kemal Paşa senaryoyu inceledikten sonra Bir Millet Uyanıyor’da hareket halinde görünmeyi aslâ yadırgamamıştı. İsmet Paşa da bir Garp Cephesi sahnesinde görünmeyi kabul etmişti. Bir Millet Uyanıyor’da Muhsin Ertuğrul’un yönetmen yardımcılığını Nazım Hikmet yapmıştı.
Sayfa 52 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
Reklam
Sinemamızın İlk Yönetmenine Nazım'ın Katkısı
‘‘Muhsin Ertuğrul’un Rusya'ya gelip tiyatro ve sinemacılıkta çalışması için bize sempatisi olanlar nezdinde nüfusumuzu kullandık Nazım’la” diyor Valâ Nureddin, ‘‘Muhsin gelince kendisiyle modern tiyatroları seyrettik ve ünlü rejisörümüzün iyi şartlara angaje edilmesi için Nazım çırpındı.
Sayfa 41 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
Muhsin Ertuğrul’un 1922-1953 yılları arasında yönetmiş olduğu 30 filmin en azından üçte ikisi ya yabancı kaynaklardan alınma, veya Batı sinemasının çeşitli etkilerini taşımaktadır. Ertuğrul’u etkileyen ve şekillendiren - ya da şartlandıran -başlıca üç etken Fransız tiyatrosu, Alman tiyatro ve tecimsel sineması ile Rus devrim sinemasıdır. Muhsin Ertuğrul bugüne değin özellikle “tiyatro”luğu yüzünden eleştirildi ve suçlandı,oysa, sineması konusunda, bizce en önemli eksikliği aşırı bir şekilde Batı’ya açık olması, Batı kalıplarına bağlılık göstermesi ve Türk sinemasına, sonraki yıllarda bir salgın haline gelecek, “uyarlama” yöntemini aşılamasıdır.
Sayfa 39 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
İlk sansür uygulanan film: Mürebbiye (1919)
Gürpınar'ın Mürebbiye romanının konusu, basın, tiyatro ve sinemanın sansürüne doğrudan doğruya katılmaya başlayan işgal kuvvetlerinin hoş görmeyeceği çeşittendi: Romana adını veren kadın kahraman, bir Türk ailesine mürebbiye olarak kapılanan, ailenin bütün erkeklerini birbirine düşüren düşük ahlâklı bir Fransız yosmasıydı. Bundan dolayıdır ki, Gürpınar’ın 1898 yılında yayımlanan, alafrangalığa düşkün bazı ailelerin başlarına gelebilecek gülünç ve tehlikeli durumları anlatan bu romanı 1919 yılının İstanbul'unda, bilinçli ya da bilinçsiz, bir protesto özelliği kazanıyordu. Bu nedenlerden dolayıdır ki Mürebbiye, Türkiye’de sansür uygulamasına uğrayan ilk film olarak ayrı bir tarihsel nitelik taşımaktadır: İşgal kuvvetleri tarafından Anadolu'ya gönderilmesi yasaklanır, fakat gösterildiğinde büyük bir ilgi uyandırır. (Yönetmen: Ahmet Fehim, Görüntü Yönetmeni: Fuat Özkınay)
Sayfa 28 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
Tanzimat’ın getirdiği edebiyat anlayışı “uyarlama”lı bir batı edebiyatı oluyor; Tiyatro’nun başlangıcı - Şinasi’nin bulvar türündeki “Şair Evlenmesi” (1860)’ni de katarak - Batı kalıplarına dayanıyor; nihayet sinemanın ilk konulu ürünü de, tiyatronun etkisi altında, uyarlama yöntemine bağlanıyor.
Sayfa 26 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
Reklam
İlk Sahnelenen Türkçe Oyun, İlk Roman, İlk Film
Yıl 1857: İlk kez sahnede Türkçe olarak bir oyun temsil ediliyor. "Naum Tiyatrosu’nda İstepan Ekşiyan’ın idaresinde Bedros Mağakyan,Çamaşırcıyan, Matmazel Fani vesaireden mürekkep bir Ermeni tiyatro heyeti İtalyanca’dan tercüme edilmiş Don Grigoryo isimli üç perdelik bir piyesle Odun Kılıç isimli bir komediyi Türkçe olarak temsil ettiler. Yıl 1859: Tanzimat edebiyatı Türk okuruna ilk roman örneğini veriyor, Yusuf Kâmil Paşa’nın Fenelon’dan çevirdiği “Tercüme-i Telemak”. — Yıl 1916: Sigmund Weinberg ve Fuat Uzkınay ilk konulu Türk filmini çekiyorlar Himmet Ağa’nın İzdivacı ya da Moliere’in 1664’te yazdığı, Ahmet Vefik Paşa’nın 1869’da dilimize çevirdiği, Arşak Benliyan’ın Milli Operet Kumpanyası ile o yıllarda Şehzadebaşı tiyatrolarının repertuarlarında sık sık yer alan “Zor Nikâh” (Le Marriage Forcö).
Sayfa 25 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
Himmet Ağa’nın İzdivacı: ilk konulu film
Türk Sinema tarihinde ilk konulu film 1916’da çekimine başlanan ve 1918’de tamamlanan "Himmet Ağa’nın İzdivacı"dır. Himmet Ağa'nın İzdivacı, bir Moliere uyarlamasıdır.
Sayfa 25 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
Fuat Uzkınay, ilginçtir, tiyatro ile pek bir ilgisi olmayan ilk gerçek sinemacıdır Türk sinema tarihinde. Görüntü yönetmeni olarak - hatta dönemin tek uzman görüntü yönetmeni olarak - konulu film çekimine de girişiyor, ne ki başlıca gayesi, gayreti ve sinema tarihindeki yeri belge çalışmalarındadır.
Sayfa 22 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
Sadece matbaa değil, elektriğin yurda gelişi de geciktirildi
Pera’dan Türkiye’ye giren sinema yavaş yavaş İmparatorluğun öbür büyük kentlerine de yayıldı. Ama yine de İkinci Meşrutiyetin ilânına kadar (1908) sinema gösterileri tiyatroların, gazinoların, eğlence yerlerinin değişik numaralarından biri olarak, bir sığıntı gibi yaşadı. Bunun en önemli nedeni, İkinci Abdülhamit’in elektriğin uzun süre İstanbul’da kullanılmasına izin vermeyişiydi. Nitekim bu yüzden, Pera’nın ayrıcalıklı durumuna karşın, sinema bir aralık Selânik, İzmir gibi öbür kentlerde daha hızlı bir gelişme gösterdi.
Sayfa 15 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
21 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.