Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türk Sinema Tarihi Gönderileri

Türk Sinema Tarihi kitaplarını, Türk Sinema Tarihi sözleri ve alıntılarını, Türk Sinema Tarihi yazarlarını, Türk Sinema Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
516 syf.
6/10 puan verdi
her ne kadar türkiye sinema tarihiyle ilgili temel bir kaynak olarak görülüyorsa da eğer akademik bir sebep olmaksızın sinema tarihi okumak istiyorsanız kesinlikle bunu okumayın. (dümdüz arşiv okusam daha eğlenceli olurdu...)
Türk Sinema Tarihi
Türk Sinema TarihiGiovanni Scognamillo (Jean Gennaro) · Kabalcı Yayınevi · 199857 okunma
Gerçek yaratıcılar, bir ülkenin sinema sanatının portresini çizer, diğerleriyse onun popüler maskesini boyarlar.
Reklam
Bütün sanatlar insanı anlatır. İnsansız sanat olmayacağı gibi sanatı da ancak insan yaşar. Metin Erksan
516 syf.
·
Puan vermedi
Türk Sinema Tarihi!!!
Yerli Sinemaya ilgi duyanlar için ansiklopedi niteliği taşıyan bir eser! Türk sinema tarihi hakkında yazılan sayılı eserlerden birisi olan kitap, sinemanın Türkiye'ye nasıl ve ne zaman geldiğinden başlayarak 2000 li yılların ortalarına kadar olan sinema tarihimizin hikâyesini doyurucu bir şekilde anlatıyor. Kitap Türk Sinema Tarihi araştırmalarında kaynak teşkil edecek bir eser olup, sinema tarihimizi dönemlere ayırarak oyuncularıyla, yönetmenleriyle, teknik ekibiyle ele alan içerisinde teknik ve tarihsel bilgileri de çok rahatlıkla bulabileceğiniz bir kaynak. Ayrıca yazar kitabında Türk Sinemasının usta isimlerini tek tek ele alıp onları tanıtmaya çalışmış bu yönden de çok doyurucu. Türk Sinemasını okumak isteyenlere şiddetle tavsiye ediyorum.
Türk Sinema Tarihi
Türk Sinema TarihiGiovanni Scognamillo (Jean Gennaro) · Kabalcı Yayınevi · 199857 okunma
Sağlıklı bir film endüstrisinin göstergesi genel olarak, ticari sağlamlığı ve sanatsal başarılarıdır. Türk sinemasının ilk sağlık belirtileri "geçiş" döneminin kapanışıyla "sinemacılar" dönemine giriş sırasında ortaya çıkmaya başlamıştı.
Sayfa 111 - Kabalcı Yayınevi
Sorun "Yeşilçam öldü, yaşasın yeni Türk sineması" değildir. Sorun, yapılanma denildiğinde gerçekten yapıyı kurmak, desteklemek, kaynakların sürekliliğini sağlamak, ulusal bir sinemanın bütünü olan karakterini belirtmek, bunu yurt içinde ve yurt dışında kabul ettirmektir.
Sayfa 11 - Kabalcı Yayınevi
Reklam
Olumsuz ve zararlı sayılanı yerip suçlamak daima kolaydır. Olumsuz ve zararlı sayılanın nedenlerini saptayıp temeline inmekse bambaşka ve çok daha uğraştırıcı bir yöntemdir.
Sayfa 10 - Kabalcı Yayınevi
516 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Kitabı 1987 ve 1988 yıllarında Metis yayınevinden iki cilt halindeki baskısından okudum. İlk cildi başlangıcından 1960 yılına kadar olan kısmı, ikinci cildi ise 1960-1986 yılları arasındaki dönemi anlatıyor. İlk dönemlerde daha ziyade genç cumhuriyetimizin bütün kurumların ilk atımlarının atıldığı gibi sinemada da ilk adımların nasıl olduğunu okuyoruz. Ancak bu dönemde özellikle tiyatronun sinema üzerindeki etkisini bunun da nedeninin Muhsin Ertuğrul'dan başka neredeyse yönetmenin bulunmaması gibi bir gerçekle karşılaşıyoruz. 1960 sonrasında daha ziyade sinema dilinin oluştuğu dönem. İkinci ciltte yazar yıllara göre hangi filmlerin hangi yönetmenler tarafından çekildiğini yılların ve yönetmenlerin özelliklerini anlatıyor. Scognamillo'nun dili çok anlaşılır ve teknik terimlere boğmayan bir anlatımı var. Tavsiye ederim.
Türk Sinema Tarihi
Türk Sinema TarihiGiovanni Scognamillo (Jean Gennaro) · Kabalcı Yayınevi · 199857 okunma
Sinemamızda 1980'ler
1980, gerek 12 Eylül öncesi, gerek sonrası Türk sinemasının kritik durumuna değil çare getirmek, aksine daha da ağırlaşan—ve toplumsal/siyasal ortamdan kaynaklanan— koşullar yaratıyor. Yapım sayısı en düşük noktasına ulaşıyor (68 filmle); ticari sinemanın kurtuluşu, "arabesk" türü müzikli dramlar oluyor. 1981'de ne yapım sayısında (72), ne ticari sinemanın egemen türünde (arabesk), ne de sinemanın temel sorunlarında (azalan seyirci, kapanan sinemalar, televizyon rekabeti, boyut kazanmak üzere olan video) bir değişiklik görülmüyor. 1982 Yapım sayısı sabit kalıyor (72), "arabesk", yapımın yaklaşık olarak % 50'sini egemenliği altında tütüyor, fakat yine de birkaç olumlu, iyi niyetli, giderek özgün çalışma gerçekleşebiliyor, var olan koşulları Zorlayarak. 1986 yılı iki ayrı tematiğin yılıdır denilebilir: 12 Eylül öncesi filmleri ve kadın sorunları üzerine kurulu, geleneksel kalıpları kırmayı değilse de çağdaşlaştırmayı hedefleyen öyküler.
Sayfa 38 - Metis Yayınevi, 1988 (II.CİLT)Kitabı okudu
Sinemamızda 1970'ler
1970'de renkli film sayısı bir kat daha artıyor, yıl içinde çevrilen 225 filmin 78'i renkli oluyor. Artık yapım siyasetinin ölçüsünü tayin edecek olan "renk"tir. 1971 Yılmaz Güney'in yılı oluyor.
Sayfa 26 - Metis Yayınevi, 1988 (II.CİLT)Kitabı okudu
Reklam
Sinemamızda 60'lı yıllar
1960 yılının başlıca özellikleri, Nijat Özörie göre, Metin Erksaflm, Atıf Yılmazın, Memduh Ûflün ve Osman Sedeflin çalışmaları bir yana, "Argolu, külhanbeyi!, erkek tavırlı kadın kahramanlı filmlerin devamı, "Ayşecik dizisi ve çocuk kahramanlı filmler furyası", “yabancı film aktarmaları" ve "piyasa romanlan uyarlamalarrdır. Sonraki yıllarda bunları salon güldürüleri, polis filmleri, dinsel filmler, macera timlerinin her çeşidi, güldürüler, Western'ler, cinsel filmler vb. izleyecektir.'
Sayfa 13 - Metis Yayınevi, 1988 (II.CİLT)Kitabı okudu
Yıllık film sayıları ile bir ara dünya 5.si olmuşuz
1960ta çevrilen 68 film 1958'deki 80 filme rağmen biraz da olsa, düşüş teşkil ediyor. Aynı şekilde 1966'da 238'e fırlayan yapım sayısı iki yıl sonra 177'ye iniyor ve 298 filmle 1972'de dönemin uç noktasına varıyor; sonradan 1974te 189'dan 1977'de 124'e iniyor. 1979 yılında görülen 195 film aslında başka bir zorlamanın sonucudur (195 filmin 131 tanesi sex filmidir) ve bu zorlama ortadan kalkıp, araya siyasal/toplumsal durum da girince, bir sonraki yıl film sayısı 68'e düşüyor.
Sayfa 11 - Metis Yayınevi, 1987 (II.CİLT)Kitabı okudu
Nazım Hikmet'in Kayıp filmi: Güneşe Doğru
Muhsin Ertuğrul’un bir "mutlak hakimiyet" kurduğu yıllarda bir sinema "macerası"nı deneyen ve İpek Film’den dar bir yapım olanağı koparta-bilen Ertuğrul’un sadık senaryo yazarı Nazım Hikmet Ran oluyor. 1931/1932 yılları arasında Nazım İpek Film’de seslendirmede çalışıyor, Ertuğrul’a senaryolar yazıyor, Cici Berber (1933) de ikinci yönetmen olarak çalışıyor ve üç tane kısa film de çekiyor, Düğün Gecesi - Kanlı Nigâr (1933), İstanbul Senfonisi (1934) ve Bursa Senfonisi (1934). Bu hazırlık döneminin ilk ürünü, Nazım Hikmet’in yönetmen olarak çektiği ilk ve tek uzun konulu film Güneşe Doğru (1937) oluyor. Türk sinemasının ilginç ve kayıp yapıtlarından biridir Nazım’ın filmi, küçük bir "takım**ın çalışmasıdır: yönetmen ve senaryo yazarı Nazım, dekorları çizen Abidin Dino, görüntü yönetmeni Lazar Yazıcıoğlu ve oyuncu kadrosunu oluşturan Arif Dino, Ferdi Tayfur, Mediha ve Reşit Baran. Güneşe Doğru zamanında garip karşılandı, kimine göre "hayali", kimine göre fazla gerçekçi, kimine göre de "sanattan yoksun" sayıldı. Konusu, hiç kuşkusuz, değişikti, Ertuğrul’un hiç düşünemeyeceği veya düşünüp uygulamayacağı bir çizgide gelişiyordu: "Mütareke döneminde belleğini yitiren bir delikanlının, 17 yıl boyunca kendisini hep o çağlarda yaşıyormuş sandıktan sonra, geçirdiği ameliyatla iyileşmesini ve kendisini birdenbire Cumhuriyet Türkiyesi’nde buluvermesini anlatıyordu
Sayfa 73 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
Emekleme çağında olan, kimi için bir “ek gelir”, kimi için bir “heves” olan ve emekleyen bir Türk sineması karşısında Türkiye’de var olan sinema salonları yabancı filmlerle dolup taşıyor. O dönem için sinema demek, ya sinema salonunu işletmek, veya yabancı film getiriciliğini yapmaktır. Yerli yapım her açıdan riskli bir iş olarak görülüyor, buna karşılık para getiren yabancı filmdir; Kemal Film yabancı filmleri dağıtıyor ve yerli yapımdan çekilince de bu işini sürdürüyor, İpekçi Kardeşler de öyle. Yerli film kâr getirdiği sürece ilginçtir, zararlı olmaya başlayınca kurtuluş çaresi daima yabancı filmdir.
Sayfa 69 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
"Bir Millet Uyanıyor" (1932)
Devrin en başta gelen liderleri böyle bir filmin gerçek değerini pekâlâ anlamışlardı. Hiçbir yardımı esirgememişlerdi. Hattâ Gazi Mustafa Kemal Paşa senaryoyu inceledikten sonra Bir Millet Uyanıyor’da hareket halinde görünmeyi aslâ yadırgamamıştı. İsmet Paşa da bir Garp Cephesi sahnesinde görünmeyi kabul etmişti. Bir Millet Uyanıyor’da Muhsin Ertuğrul’un yönetmen yardımcılığını Nazım Hikmet yapmıştı.
Sayfa 52 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
26 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.