Türkçülerin Kaleminden Atsız
Refet KörüklüTürkçülerin Kaleminden Atsız Gönderileri
Türkçülerin Kaleminden Atsız kitaplarını, Türkçülerin Kaleminden Atsız sözleri ve alıntılarını, Türkçülerin Kaleminden Atsız yazarlarını, Türkçülerin Kaleminden Atsız yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Milletler ölebildikleri kadar yasama hakkina sahiptir
Türkçülerin Kaleminden AtsızRefet Körüklü · Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları · 200011 okunma
ATSIZ'A İTHAF*
Urfa'da dev yiğit: Hacı Mustafa 'm!...
Antep'te Şahin'im yatar, kanatsız.
Maraş'ta destandır, hey: Sütçü İmam.
Millet af istiyor, sen değil Atsız!...
Ne gam, çıksa na'şın dârı zindandan,
Bağrımıza "Kür Şad" diye basarız,
Donanır meş'ale, ölümle kandan,
Kefenini bayrak yapar, asarız...
Ne mümkün bu ocak söndü, sönüyor...
Yok bre! Tutuşmuş ulu ormanız.
Saatler dursa da dünya dönüyor,
"Saldırıp dönmeyen o kahramanız"...
Mustafa Sırrı SAVAŞAN
20/1/1974, İzmit
*Atsız'ın mahkumiyeti sırasında yazılmış yüzlerce şiirden biri..
"Atsız, Macarlar'ın komünist boyunduruğuna karşı 1956'da başkaldırmalarından, kahramanca direnmelerinden ve sonra korkunç zulümlerle ezilmelerinden çok duygulanmıştı. Macar vatanseveri ve Türk dostu Prof. İmre Taht'a ithafen şu şiiri yazdı:
KARDEŞ KAHRAMAN MACARLAR
...."
"Teklifim üzerine, 1910 yılında kurulan ve halen Arjantin'de, Buenos Aires'de bulunan Turan Akademisi'nde ebedî üyelik beratını aldı.
N. ATSIZ, büyük bilgin ve tarihçi olarak takdir zımmında ne aldı? Nobel mükafatı mı? Şeref doktora payesi mi? Veya fahri üniversite profösörlüğü mü veya bununla ilgili ödemeler mi?
Hayır!... Kendisine hapishanenin loş hücresi layık görüldü!. N. ATSIZ, temayüz eden derin vukufu ile tarihî hakikati yazma cesaretini gösterdiğinden hapse atıldı. Hapsedilmesi sebebiyle Turan Akademisi, affı için müracaatta bulundu. Nihayet, geç de olsa affedildi; ancak artık ruhen ve bedenen çökmüştü. Bunun neticesinde kalp sektesinden öldü..."
-Prof. Şövalye İmre von Tahnt
"Atsız Beğ'in son zamanlardaki en büyük arzusu, "Türk Tarihi" kitabını bitirmekti. "Altın Elbiseli Adam" la ilgili yazım, ve "Altın Elbiseli Adam"ın renkli resmini “Türk Tarihi"ne koyacağını belirttiği mektubunda, kitabın şimdiye kadar çıkmış olacakken "...38'lerden Numan Esin denilen k... yüzünden geciktiğini" anlatarak, "Bakalım ecelden vakit bulabilicek miyim?" diye yazmıştı."
-Hasan Oraltay
"1962 senesinin Nisan ayından sonra Atsız Beğ'le temasımız sıklaştı. Bir ara O, "Türkçüler Derneği" Genel Başkanı oldu. O sıralarda ben de "Türkçüler Derneği" İzmir Şube Başkanı oldum. Ötüken Dergisi'ni çıkarmaya başladığı günlerde hep mektuplaştık. İstanbul'a gidince de devamlı olarak ziyaret ettim. Benim ÖTÜKEN'i İzmir'de yaymaya gayret etmem dolayısı ile yazdığı bir mektubunda, "İzmir'de bu işin Altaylar'dan gelmiş bir Kazak tarafından yürütülmesi bize güç vermekte" diye iltifat etmişti."
-Hasan Oraltay
"1962 senesinin Nisan ayında, İzmir'den İstanbul'a giderek kendisini Süleymaniye'de ziyaret ettim. O zamanlar çıkarmaya başladığım BÜYÜK TURKELİ Dergisi için kendisinden yazı rica ettim. Atsız Beğ de "BÜYÜKLÜK ÜLKÜSÜ" başlıklı bir makale verdi. BÜYÜK TÜRKELİ Dergisi'nin Nisan 1962'deki 2. sayının 9. sahifesinde çıkan bu kıymetli makale daha sonra, Atsız Beğ'in "TÜRK ÜLKÜSÜ" adındaki kitabının 1973 senesindeki baskısına, "Türkeli" Dergisi'nden diye alınmıştır."
-Hasan Oraltay
"Bu sebeple de, gerçek bir Türk olarak bütün Türk ırkını ve uzaklarda esir bulunan kardeşlerini, "Esir Türkler'i düşündü. Bunun için de Türklük düşmanları O"nu, "Irkçı-Turancı" diye suçladılar. Tabii Atsız ve Nejdet Beğler ile onların ülküdaşları için "Irkçı-Turancı" olmak; Türk'ü sevmek, onun menfaatlerini korumaya çalışmaktan başka bir şey değildi. Bu ise, her Türk için "suç" değil, bir vazife ve şereflerin en büyüğüdür."
-Hasan Oraltay
"Nihal de bu toplantılarda yazdığı şiirleri okumaya başlamıştı. Sonra O, Edebiyat Fakültesi Türkoloji Enstitüsü'nde Köprülüzâde'nin, rahmetli dostum Akdes Nimet Kural'la beraber asistanı olmuştu. Bundan yararlanmayı düşünerek, aramızda topladığımız para ile ilk Adsız Dergisi'ni çıkarma kararını, bugün İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt'taki kapısı yanında bulunan küçük binada kararlaştırmıştık. Rahmetli Köprülüzade Fuat Bey de Nihal'e takılarak: "Haydi bakalım sen de birgün patron olursun!." diye takılmıştı. Ama neye yarar ki Nihal'de patron olacak yapı yoktu. O; ilme, ülkesine, milliyetine bağlı, âşık bir insandı. Eğer politikanın girdabına düşmemiş olsaydı, muhakkak ki Türk Tarihi ondan çok şey kazanacak ve dünya çapında bir Türkolog bize ve gençliğe ışık tutacaktı."
-İhsan Ilgar