Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkiye Neden Feda Edildi

Merdan Yanardağ

Türkiye Neden Feda Edildi Sözleri ve Alıntıları

Türkiye Neden Feda Edildi sözleri ve alıntılarını, Türkiye Neden Feda Edildi kitap alıntılarını, Türkiye Neden Feda Edildi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Linç edilebilirim bu paylaşımdan dolayı ama..
Türbana bir İslami kural ve inancın gereği olarak “evet” demek, aynı nedenlerle recme de (zina yaptığı iddia edilen kadını taşlayarak öldürme) evet demeyi gerektirir. Türbana “evet” diyenler, hayatı dine göre düzenleyen diğer kurallara “hayır” diyemez.
Reklam
Geçmiş olsun..
Artık valilerin yüzde 80’inden fazlası, eşleri türbanlı olan İslamcı ya da imam-hatip mezunu kişilerden oluşuyor. Artık, bürokrasi Anadolu’da Cumhuriyet’i, moderniteyi ve aydınlanmayı temsil eden toplumsal bir kategori olmaktan çıktı.
AKP,..., iktidar olmak için Batı ve ABD’yle çatışmak yerine onlarla uzlaşmak gerekliliğini düşünen ve anlaşmayı gerçekleştirmek için utanç verici bir işbirliğine “evet” diyenlerin partisi olarak kuruldu.
İşte BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) , Ortadoğu ve İslam coğrafyasında ABD hegemonyasına ve neoklasik sömürgeciliğe (yeni emperyalizm) toplumsal ve siyasal rıza üretmek için geliştirilen siyasal planlamadan başka şey değildi. Yerel/bölgesel rıza üretmenin en önemli aracı ise İslamcılıktı. Sünni siyasal İslamcılar, küçük “şerî çıkarlar” için bu topraklara ait bütün değerleri ve onurlarını satmaya hazır görünüyordu. Emperyalistler bu durumu Soğuk Savaş döneminde de test etmişti.
En başından batmışız..
Gazali sadece günümüze kadar gelen egemen Sünni teolojisini kurmuyor, Şia öğretisi üzerinde de etkili oluyor, içtihat (yorum, yeni kural koyma, kuralları düzenleme) kapısını kapatarak dinin akla ve bilime göre yorumlanmasının ve çağa uyumlu hale getirilmesinin önünü kesiyor. İslam’ı donduruyor ve böylece İslam dinini insanlığın tarihsel yürüyüşünün önünde gerici bir engele dönüştürüyor. Öyle ki, 18.yüzyıla kadar Batı üniversitelerinde okutulan İbn-i Sina ve Farabi’yi bile kâfirlikle suçluyor. Onların eserlerinin medreselerde okutulmasını yasaklatıyor. İmam Gazali “Akıl değil nakil esastır” diyor. İnsan aklına ve felsefeye yalnız nakledilenin (vahiy) sınırları içinde bir hareket alanı tanıyor. Böylece akılcılığı ve felsefeyi kâfirlik sayarak yasaklıyor, bilimi donduruyor. Filozofların dünyayı açıklayamadığını, Tanrı’nın varlığını ve birliğini kanıtlamakta yetersiz kaldıklarını, ileri sürdükleri görüşlerinin çelişkili ve tutarsız olduğunu belirtiyor.
Reklam
Çünkü Batı kültürü denildiğinde aklına din geliyor. Oysa modern Batı kültürünü yaratan şey dinin eleştirisidir. Marx’ın işaret ettiği gibi bu eleştiri tamamlandıktan sonra Batı bugünkü “uygarlık” seviyesine ulaştı. Bu dinin ortadan kaldırılması anlamına gelmiyordu. Din insanların özel hayatlarına bırakılıyor ve orada özgürce yaşanması sağlanıyordu. İdeal tanım buydu. . Söz konusu İslamcı ve muhafazakâr varsayım 300 yıldır bu gerçeği göremedi. Bu taassup nedeniyle Müslüman dünya, hâlâ geri kalmışlık çemberi içinde kıvranıyor. Aşamadığı ortaçağımın içinde acı çekerek yaşıyor.
Sosyalist hareketin Cumhuriyet’e yönelttiği eleştiri ile gerici eleştiriyi birbirine karıştırmak hilesi karşısında uyanık olmak gerekli. Çünkü solun eleştirisi tarihsel olarak ilerici, kategorik bakımdan ise devrimcidir. İslamcıların, muhafazakârların ve liberallerin eleştirileri ise tarihsel bakımdan gerici, kategorik olarak da karşıdevrimcidir.
Soğuk Savaş döneminin başlamasından sonra, yaklaşık yaklaşık 60 yoldur solcular, sosyalistler ve sol Kemalistler devletten tasfiye ediliyor. Öyle ki, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinin bir amacı solu ve sosyalistleri imha etmekse, çok önemli bir diğer amacı da bürokrasi ve TSK’den “solcu Kemalistleri” tasfiye etmekti.
Ergenekon ve Balyoz davalarıyla esas olarak bürokrasideki ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki son Kemalist kadronun önemli bölümü tasfiye edildi. Cumhuriyetçi muhalefet ezilerek, sol ve sosyalist muhalefet ise lekelenerek itibarsızlaştırılmaya ve böylece etkisizleştirilmeye çalışıldı. Bu davalar, siyasal, ideolojik ve toplumsal bakımdan yeni bir hegemonya kurmanın; rejimi değiştirmenin ve dinci-faşizan bir karşıdevrimin aracı olarak kullanıldı.
Reklam
Siyasal İslamcı AKP iktidarı, İmam Gazali öğretisi ve geleneğinin, tarihin prizmasında belli kırılmalara uğrasa da son ürünüdür. Bu yanıyla AKP, İslam’ın uzayarak günümüze ulaşan bin yıllık ortaçağını temsil eder. Öyle ki, 1950’den sonra kontrollü bir şekilde kurulan ve seküler toplumbilim derslerinin de verildiği ilahiyat fakültelerinde 2013-2014 öğretim yılında felsefe dersleri kaldırıldı. (Karşılaşılan tepki nedeniyle felsefe derslerinin geri getirilmesi söz konusu.)
Toplumbilimsel açıdan bütün darbeleri aynı kefeye koymak, aralarındaki farklılıkları dikkate almadan toptancı bir değerlendirme yapmak doğru değil. Çünkü örnekleri az da olsa ne dünyadaki ne de Türkiye’deki bütün darbeler daha ilk çözümlemede “kötü” diye nitelendirilmez. Tıpkı seçimle gelen bütün iktidarların iyi olmaması gibi... Biz bütün darbelere değil, halk düşmanı, gerici, dinci, ırkçı ve faşist darbelere karşı olmalıyız.
Marx: “Bir krizin zirvesinde devrimci bir tavır almasını bilmeyen bir halk kaybolmuş demektir.”
Gerçekte “bu kadar da olmaz” demek, bugüne kadar olanlar için “olabilir” demektir.
Bugün bütün bir toplum o nedenle kendi cellatlarına aşık olmuş gibi haklarının ve hukukunun infazını izliyor. Dahası bu cinayete katkıda bulunuyor.
226 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.