Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kapitalizm Zaferini İlan Etmeden Önce Nasıl Savunuluyordu?

Tutkular ve Çıkarlar

Albert O. Hirschman

Tutkular ve Çıkarlar Gönderileri

Tutkular ve Çıkarlar kitaplarını, Tutkular ve Çıkarlar sözleri ve alıntılarını, Tutkular ve Çıkarlar yazarlarını, Tutkular ve Çıkarlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hep kıyılara, gidebildiğimiz kıyılara gitmiştik, evet. Hep kıyılara, o denizlere dilediğimizce açılamadan... Tıpkı ilişkimizi taşıdığımız gibi...
Reklam
İnsanoğlunu yönetenlerin acımasızlığı ve adaletsizliği, insan işlerinin doğası nedeniyle, korkarım ki pek de çaresi bulunamayan eski bir beladır.
Açgözlülük, diğer bir deyişle kazanç elde etme arzusu, her zaman, her yerde ve herkes üzerinde etkili olan evrensel bir tutkudur.
Devlet işlerinde bizi gücümüzü aşan işlerin altına girmeye iten dağınık tercihlerin; ya da benliğimizi ele geçirir geçirmez bizi harekete iten vahşi tutkuların bizi yönlendirmesine izin vermemeliyiz; ... yalnızca kendi çıkarımız tarafından yönlendirilen akıl olmalı hareketlerimizin temel ilkesi.
Retz Kardinali:İnsanların niyetlerini anlamak için en doğru kural davranışlarının ardındaki en yaygın güdü olan çıkarlarını incelemektir. Ama usta bir siyasetçi asla insanların tutkularından doğabilecek sonuçları göz ardı etmez, zira tutkular kimi zaman açıkça kimi zaman da fark ettirmeden devletin en önemli meseleleri ile ilgili işleyişleri etkileyebilir. Retz Kardinali de Spinoza ve Halifax gibi yalnızca çıkarlar tarafından yönetilen bir dünyanın tutkuların işe karıştığı bir dünyadan daha istikrarlı olacağını düşünüyor gibi. Yıllar sonra La Bruyere de insan davranışlarını belirleyen unsurlar olarak çıkarların ve tutkuların ağırlığı konusunda Retz ile aşağı yukarı aynı düşüncede olmakla beraber, yeni bir üçlü oyunun varlığını da açıkça kabul ediyordu: Tutkunun aklı yenmesinden daha basit bir şey yoktur: Tutkunun esas zaferi çıkar karşısında üstünlük sağlamaktır.
Reklam
Honore Hazreti De Balzac
Yönetenin Kral Louis-Philippe olduğuna inanmak bir hatadır ki o da bu konuda kendini kandırmıyor zaten. O da bizim kadar iyi biliyor ki. Anayasanın üstünde kutsal, saygıdeğer, güçlü, sevimli, zarif, güzel, soylu, genç ve kadiri mutlak ... beş franklık durmaktadır!
Sayfa 122
Dengeleyici tutku ilkesi(Tutkuların gerçek anlamda dengeleyicileri yine tutkulardır; onları ortadan kaldırmaya değil, yönlendirmeye çalışmalıyız: Zararlı olanları topluma yararlı olanlarla etkisizleştirelim görüşü)on yedinci yüzyıldaki insan doğasına kötümser yaklaşımlardan ve tutkuların tehlikeli ve yıkıcı oldukları hakkındaki yaygın inançtan doğmuştu. Sonraki yüzyılda hem insan doğası hem de tutkular büyük oranda temize çıkarıldılar.Tutkuların Fransa’daki en yılmaz savunucusu Helvétius’tu.
D’Holbach’ın son derece gelişkin formülasyonunda da yine aynı dil bulunabilir: Tutkuların gerçek anlamda dengeleyicileri yine tutkulardır; onları ortadan kaldırmaya değil, yönlendirmeye çalışmalıyız: Zararlı olanları topluma yararlı olanlarla etkisizleştirelim. Akıllıca olan... yalnızca mutluluğumuz için peşinden gitmemiz gereken tutkuları seçmektir.
Bu polemik, bir tutkunun başka bir tutkuyla çatışmasını sağlayarak toplumsal ilerlemenin mimarlığına soyunmanın on sekizinci yüzyılda hayli yaygın bir düşünsel uğraş olduğu izlenimini uyandırıyor.
Reklam
Hume,örneğin, Mandeville üzerine yorum yaparken, her ne kadar lükse düşkünlük bir günahsa da, lüksün ortadan kaldırılmasıyla ortaya çıkabilecek “tembellikten” çok daha önemsiz bir günah olduğunu ileri sürmektedir: Şunu rahatça söyleyebiliriz: Herhangi bir durumda birbirine karşıt iki günah o günahların herhangi birinin tek başına olmasından daha yararlıdır; ama yine de o günahın kendisinin yararlı olduğunu asla iddia edemeyiz.
Hume'un en ünlü deyişlerinden biri şudur: “Akıl tutkuların kölesidir ve yalnızca onların kölesi olmalıdır.” Bu sivri duruş dolayısıyla bir tutkunun diğerine karşılık olarak iş görebileceği gibi avutucu bir düşünceye çok ihtiyacı vardı. Gerçekten de aynı önemli paragrafta şöyle diyordu: “Karşıt bir dürtü dışında hiçbir şey bir tutkunun dürtüsünü engelleyemez veya ona karşı koyamaz”Ona göre, “mal mülk edinme açlığı” potansiyel olarak o kadar zararlı ve eşi görülmedik ölçüde güçlü bir tutkuydu ki bu tutkuyu kontrol altında tutmanın tek yolu onun kendi kendisini dengelemesini sağlamaktı. Bu iş pek kolay görünmese de Hume’un bu soruna yaklaşımı şöyleydi: Söz konusu tutkuyu kontrol altına alabilecek tek şey o tutkunun kendisidir, ki o da ancak kendi kendisinin yönünü değiştirerek bunu yapabilir. İşte bu yön değişikliği muhakkak asgari düşünme neticesinde gerçekleşmelidir; çünkü bu tutkunun tatmin edilmesinin yolunun serbest bırakılmaktan değil dizginlenmekten geçtiği açıktır. Ayrıca toplum yapısının korunması bakımından da, yalnız ve sefil bir durumdansa mal mülk edinme peşinde olmak çok daha fazla ilerleme sağlayacaktır.
270 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.