Yüzü zayıf,sesi inceydi. Yirmi beş yaşındayken kırkında görünüyordu;ellisinden sonra da yaşı bütünüyle anlaşılmaz oldu. Her zaman sessizdi,dimdikti,hareketleri ölçülüydü ve kendi kendine işleyen,tahtadan yapılmış bir kadına benziyordu.
Düşüncelerinin küçük çemberi daha da daralmıştı. Çanların ezgisi, öküzlerin böğürtüsü onun için artık yoktu. Bütün varlıklar gözlerinin önünde bir hayalet sessizliğiyle hareket ediyorlardı.
...ve gerçek sevgilerin insana verdiği bir düş gücüyle, bu çocuk kendisiymiş gibi geldi ona; yüzü, kendi yüzüne dönüşüyor, giysisini kendisi giyiyor, çocuğun yüreği kendi göğsünde atıyordu sanki;