Yaşadığım büyük utancı bedenimden
akıtacak daha keskin bir acı arıyordum.
İğnenin battığı yerden sızıyordu ılık
kan. Parmağımdan süzülen kan benim
kanımdı. Yaşadığım korkular benim
korkularım. Yaşadığım hayat benim
hayatım değildi ama. Sabredersem ateş,
kadınlığın ateşi döner miydi bana?
Bir rüyadan arta kalanlar, derinlerden, ta çocukluktan çınlayan hatıralar. Garip, güzel, korkunç… İstanbul’dan Antakya’ya uzanan, ormanda biten bir yolculuk. Neyi konuşsa hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilen erkekler.
Gönül Kıvılcım; Kader’in, Dolunay’ın, Melek’in ve ormandaki diğerlerinin hikâyesini anlatıyor… Tarihi olmayan zamanın, kadınların… Uğultular, hepsi görünen ve hiçbiri anlatılmayan küçük ve büyük sırların romanı. Neden peşinden gideriz geçmişimizin? Ejderha uyanır diye korkar mıyız?