Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Uğursuz Miras

E. T. A. Hoffmann

Uğursuz Miras Sözleri ve Alıntıları

Uğursuz Miras sözleri ve alıntılarını, Uğursuz Miras kitap alıntılarını, Uğursuz Miras en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğer müziğinle, sinirleri bozuk kadınların dinginlik ve erinçlerini bozmaktan bir şey yapamıyorsan, senin o müziğini şeytan götürsün.
Reklam
“İnsanın çevresinde olup bitenlere aldırış etmeden korkak, çekingen bir yaratık biçimine girmesi kötü sonuçlar doğurur.”
-Tanrı, insanlarınnher birine, doğrunyoldan ayrılmayacak kadar zekinve sevginbağışlasın. İnsanın çevresinde olup bitenlere aldırış etmeden korkak, çekingen bir yaratık biçimine girmesi kötü sonuçlar doğurur.
Sayfa 35 - E. T. A. Hoffman
Tanrı,insanların her birine, doğru yoldan ayrılmayacak kadar zeka ve sevgi bağışlasın.
-Burada, bundan önce de adalet dağıtılırdı!
Reklam
Tanrı, insanların her birine, doğru yoldan ayrılmayacak kadar zeka ve sevgi bağışlasın. İnsanın çevresinde olup bitenlere aldırış etmeden korkak, çekingen bir yaratık biçimine girmesi kötü sonuçlar doğurur.
O ünlü Gaskonyalı savaştan korkuyormuş; çünkü vücudunun her yanı salt yürek olduğundan her yara kendisini öldürürmüş.
Cumhuriyet Yayınları, Kitap oku, E kitap
Tanrı, insanların her birine, doğru yoldan ayrılmayacak kadar zeka ve sevgi bağışlasın. İnsanın çevresinde olup bitenlere aldırış etmeden korkak, çekingen bir yaratık biçimine girmesi kötü sonuçlar doğurur.
Sayfa 40
Reklam
- Sevgili oğlunu mutsuz etmeye, seni yıldızlar mı zorluyordu?
Sobalarda, ocaklarda harıl harıl tepeleme ateşler yanar, sabah karanlığından geç vakte kadar şişler döner durur ve gıcırdar, yüzlerce neşeli insan, efendi olsun, uşak olsun, merdivenlerden inip çıkar, şurada tokuşturulan kadehlerin, söylenen av şarkılarının, burada çın çın öten bir müziğin havasına uyarak dans edenlerin ayak sesleri, her yerde kahkahalar ve neşeli çığlıklar duyulur; bir, bir buçuk ay boyunca şato bir soylunun evinden çok işlek bir yol üzerindeki görkemli bir hana benzerdi. Baron Roderich şatoda geçirdiği bu zamanı elinden geldiği kadar daha ciddi işlere ayırırdı; konukların bu baş döndürücü gelgitinden kendini sıyırarak bir yurtluklu mülk başında olmanın getirdiği yükümlülüklerle ilgilenirdi. Yalnızca şatonun gelir-gider hesabını eksiksiz bir biçimde yapmakla kalmaz, aynı zamanda herhangi bir onarım ve düzeltim için yapılmış önerileri inceler, yanında çalışanların en ufak yakınmalarını dinler ve elinden geldiğince her şeyi düzenlemeye, bütün haksızlıkları, adaletsizlikleri düzeltmeye çalışırdı.
Karlı topraktan şatonun çıplak, kara duvarları yükseliverdi. Arabamız kapalı kapının önünde durdu. Ne bağırmalarımız, ne kırbaç şaklatmalarımız, ne kapıyı yumruklamamız, ne de tokmağı vurmamız yararlı oldu. Şatoda sanki her şey ölmüştü, pencerelerin hiçbirinde ışık yoktu. Yaşlı amcam çınlayan güçlü sesiyle bağırdı: – Franz, Franz! Nerdesiniz? Hay Allah kahretsin, yerinden kımıldasana! Kapının önünde donacağız! Kar insanın yüzünün derisini yüzüyor! Hay Allah kahretsin, kımıldasana! Bir köpek ulumaya başladı, giriş katında bir ışığın geçtiği görüldü. Anahtarlar şıkırdadı ve en sonunda ağır kapı kanatları gıcırdaya gıcırdaya açıldı. – Vay, vay! Hoş geldiniz, safa geldiniz, Vekil Bey! Vay, vay, hem de bu kötü havada!
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.