Keki üç kere yakıyor, dördüncüde beceriyordu. Zeytinyağlının beş kere dibi tutuyor, altıncıda mümemmel oluyordu. Ve Muhittin iyisini de kötüsünü de hiç itiraz etmeden, afiyetle yiyordu, çünkü karısına aşıktı!
İstikbal, anahtarı zaman olan, kapalı bir kutuydu. Ve analar babalar ne kadar yırtınırsa yırtınsınlar, kader kendi ağlarını örüyor, çocuk kendi bildiğini okuyordu. İnsanoğlu, alın yazısının dışına taşamıyordu.