Bu hareket başta biraz aklını karıştırdıysa da Edna çok geçmeden kendini Kreol kadınının yumuşak okşayışlarına bırakıverdi. Sevginin davranışlarla belli edilmesine, dillendirilmesine alışık değildi; kendisi için de, başkaları için de geçerliydi bu.
"O gün Kentucky'de otların arasından geçerek nereye gidiyordunuz?"
"Hatırlamıyorum. Büyük bir tarladan çaprazlamasına geçiyordum yalnızca. Şapkam görüşümü engelliyordu. Yalnızca önümde uzanan yeşilliği görebiliyordum ve içimde yolun sonuna varmadan sonsuza dek yürümek zorundaymışım gibi bir his vardı. Korkuyor muydum, yoksa halimden memnun muydum hatırlamıyorum. Eğleniyordum herhalde."
Solgun bir ışık doğuyordu içinde; bir yolu hem aydınlatan hem yasaklayan bir ışık.
Bu, ilk zamanlarda onu yalnızca allak bullak ediyordu.
Düşlere, dalıp gitmelere, kendini gözyaşlarına bıraktığı gece yarısı üstüne çöken o belli belirsiz kedere sürüklüyordu.