Fakat, bir rüyada bile odanın halısı üzerinde yatan ceset bırakılamaz değil mi? Bana onu geldiği yere geri götürmemiz lazım gibi geliyor. Yani Fairfield mezarlığına.
Koltukta oturuyor ve onu bekliyordum. Louise'in mezarından çıkmasını ve apartmanıma gelmesini bekliyordum. Bunun imkansız bir şey olduğunu biliyordum. Yine de, rüyalarda imkansız şeyler kabul edildiğinden, onu bekliyordum.
Dükkanlar kapanmış, caddeler kararmıştı. Bu boğucu geceyi iki ay süslüyordu: Biri lacivert gecede gittikçe yükselmekte olan vanilya rengindeki hakiki ay, diğeri karanlık ve heybetli mahkeme binasının cephe duvarındaki kocaman saat.