Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Varisler Öğrenciler ve Kültür

Pierre Bourdieu

Varisler Öğrenciler ve Kültür Gönderileri

Varisler Öğrenciler ve Kültür kitaplarını, Varisler Öğrenciler ve Kültür sözleri ve alıntılarını, Varisler Öğrenciler ve Kültür yazarlarını, Varisler Öğrenciler ve Kültür yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gerçekten demokratik bir öğretim sistemi kendisine kayıtsız şartsız amaç olarak olabilecek en fazla sayıda bireye, en kısa sürede,en eksiksiz ve en mükemmel biçim de, verili bir anda tedrisi kültürü oluşturan kabiliyetler arasından olabilecek en büyük miktarda unsuru elde etme imkânı sağlamayı verense bu nevi bir sistemin, iyi ailelerden gelen kimselerin oluşturduğu bir elitin eğitimine ve seçimine yönelmiş geleneksel öğretimin olduğu kadar, ısmarlama uzmanların seri üretimine dönük teknokratik öğretimin de zıttında konumlandığı görülür. Ancak öğretim siteminin gerçek manada demokratikleşmesini kendine amaç edinmek yeterli değildir. Kültürel eşitsizliğe etki eden sosyal faktörlerin tesirini sistematik biçimde ve sürekli olarak etkisiz kılmak için anaokulundan üniversiteye gerekli tüm önlemleri alan akılcı bir pedagojinin yokluğunda, öğretim hususunda herkese eşit şartlar verme yönünde bir siyasi irade gerçek eşitsizliklerin üstesinden gelemez; tüm kurumsal ve ekonomik araçlarla imkânlarla donansa bile. Diğer taraftan ise, gerçek manada akılcı, yani kültürel eşitsizliklerin sosyolojisi üzerine inşa edilmiş bir pedagoji, kültür ve okula ilişkin eşitsizlikleri azaltmaya kuşkusuz katkıda bulunabilir ancak bu nevi bir pedagoji, meselenin özüne gerçek anlamda, sadece ve sadece, öğretmen-öğretim elemanı alımlarının ve öğrenci seçimlerinin gerçek manada demokratikleşmesinin tüm koşulları (en başta akılcı bir pedagojinin tesisi) bir araya gelmiş olursa nüfuz edebilir.
Yetiştirilme gerekliliği, çocuklarda, oldukları gibi olmaktan memnun olmamak şeklindeki, çocuklara has bir hissiyat şeklinde bulunur. (...) Oyun pedagojisi, çocuksu unsura, sanki kendiliğinde bir değeri varmış gibi muamele edip onu çocuklara bu şekilde takdim eder ve böylelikle, çocuklar nezdinde, ciddi olanın değerini düşürürken kendisini de çocukların pek de saygı duymadıkları çocuksu bir biçime indirger. Bu pedagoji, çocukları, kendilerini hissettikleri yetersiz halleriyle yeterli olarak temsil ederek ve böylelikle onları memnun olmaya zorlayarak çocukların kendiliğinden sahip oldukları ve çok daha iyi olan gerçek ihtiyaçlarını tahrif eder ve değiştirir. Bu metodun, çocuğu en önemli gerçekliklerden, ruhanî dünyadan kopartmak; çocuğun, kendisini çocuksu ve hakir bir şekilde takdim eden yetişkinleri hakir görmesine yol açmak ve son olarak da kendine has ayrıcalıklara sahip olduğu hissiyatı ve özgüveniyle çocuğu kibirlendirmek gibi etkileri vardır. HEGEL, Hukuk Felsefesinin Prensipleri.
Reklam
Gerçekte öğrencileri nelerin bölüp nelerin bir araya getirdiğini tanımlamak meşakkatliyse ve yine öğrencilerin angajmanlarında, inanmışlıklarında ve pratiklerinde oyunun ve ciddiyetin payını belirlemek güçse bu, kültürle kurulan geleneksel ilişkinin ortaya çıkarttığı imge ve ideolojilerin, hem hocaların hem de öğrencilerin üniversite pratiğini, gerçekliği salt dolaylı ve sembolik olarak, diğer bir ifadeyle, bir retorik yanılsama örtüsünün arkasından ele almaya mahkûm kılmasmdandır. O halde, ideolojileri davranışların nesnel anlamlarıyla birleştiren ilişki modelini oluşturmak için kültür karşısında sözel disiplinlerin teşvik edip baki kıldığı geleneksel tutumu; entelektüel dünyayla Paris’te ikametin kolaylaştırdığı yakın teması ve varlıklı bir toplumsal kökene sahip olmanın mümkün kıldığı risksiz özgürlüğü aynı anda bünyesinde toplayan örnek vakaya bakmak gerekir. Geleneksel öğrencinin ideal tipi olarak aldığımız, tüm bu özellikleri kendinde toplayan öğrencinin (yani en uç örnek olarak entelektüel bir aileden gelen Parisli bir sözelci) kendi ahvaline ilişkin verdiği temsil, kendi ahvalinin bir anlamda ters çevrilmiş imgesi olarak çıkar karşımıza. İdeolojiler sosyolojisi, bir tersine çevirme operasyonuyla, beyan edilen farklılıkların gizlediği özdeşliği ve ilan edilen özdeşliğin arkasında saklanmış farklılıkları ortaya çıkartır.
İdeolojik oyunlar, kaygı dolu ve mutsuz bir öğrenci ahvali tecrübesinin üstesinden gelmenin yollarından biri de olabilir. Tanımadığı rakiplerden oluşan koca bir kalabalıkla tedirgin edici bir temasın uyandırdığı endişeyi her an hisseden ve son derece güç çalışma şartlarıyla karşı karşıya bulunan Parisli öğrenci için, ne pahasına olursa olsun orijinal olmanın peşinde koşmak fevkalade hayati bir işleve sahiptir. Bunalma ya da tecrit olma gibi daha kolaylıkla itiraf edilebilen tecrübelerin, yer değiştirmiş olarak öğrencinin temel kaygısını ifade ediyor olması da mümkündür: “Ben neyim” ve “değerim ne” sorularını hiç durmadan sormaya mahkûm olup okuldaki başarı dışında bir seçilmişlik göstergesine sahip olmadığından ötürü başarısızlık veya anonimlik hissiyatını mevcudiyetinin derinliğinde hisseder. Hoca tarafından fark edilmek (“göze girmek”) için yapılan kurnazlıklar ve gösterilen gayretler veyahut da onun tam tersi olan küçümseme ve çekiştirme gibi ideolojik tartışmalar da neredeyse bir terk ediliş tecrübesine benzeyen bu tecrübeden kaçınmanın yöntemlerindendir.
Siyasi görüşlerde aile çevresinin etkisini görünür kılmayı reddetmenin en yaygın olarak rastlandığı yer Paris’tir: Paris Üniversitesi en yüksek burjuva kökenli öğrenci oranına sahip olmakla birlikte kendini solda tanımlayan öğrencilerin oranı, sol siyasi görüşlerin, yoksun sınıflara mensubiyetle çok yakından bağlantılı olduğu taşradakinden çok daha yüksektir. Kendisini solda tanımlayan ama herhangi bir partiye ait hissetmeyenlerin oranının en yüksek olduğu ve kendilerini siyasi açıdan tanımlamak noktasında, “yenilenmiş troçkizm”, “inşacı anarşizm” veya “devrimci neo-komünizm” türü orijinal etiketler üretme ihtiyacını hissedenlerin üçte ikisinin bulunduğu yer de Paris’tir. Daha genel olarak Parisli öğrenciler, çoğunlukla avangarda yönlenen estetik tercihleri veya çoğunlukla aşırı uçlardaki siyasi görüşleriyle bir kopuşu ifade ediyorlarsa ve arzu ettikleri de buysa eğer; aynı şekilde, konformizm karşıtı konformizme riayet ederek akıntıya karşı ve yokuş yukarı müdahil oluyorlar ve zaten tam olarak da bunu yapmak istiyorlarsa eğer bu, burjuva öğrencilerin öğrenci çevresine aktardıkları ve bilhassa Paris’te tüm öğrenci çevresine hâkim olan amatör merak ve havailiğin, köklerden ve bağlardan azade entelektüel akıl idealine yalan değerler olmalarından ötürdür.
Dolayısıyla, kuralın dışsal tazyikine karşı isyan, kuralın dayattığı değerlerin içselleştirilmesinin yollarından biridir. Bir anlamda Freudçu mitte olduğu gibi, içe yansıtılan babanın hükümdarlığı babanın öldürülmesiyle başlar.
41 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.