Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

ve Tanrı Ağlıyordu

Ziya Meral

ve Tanrı Ağlıyordu Gönderileri

ve Tanrı Ağlıyordu kitaplarını, ve Tanrı Ağlıyordu sözleri ve alıntılarını, ve Tanrı Ağlıyordu yazarlarını, ve Tanrı Ağlıyordu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ateist düşünüre sormuşlar: "Öldüğünüzde Tanrı ile karşılaşırsanız, ona ne cevap verirdiniz?" O da her zamanki kıvraklığı ile, "Bana yeterli delil sunmadın derim."
Sınırları, amacı ve temeli olmayan bir marjinalite özgürlük değil, tam tersine yıkıma ve anlamsızlığa bir kölelikti.
Reklam
"Modernitenin özü ruhsal olanın ölümüdür. Bir modernist ruhların kirliliğindense hava kirliliğiyle ilgilenen kişidir. Bir modernist kirli kelimeleri içine çekebilmek için havayı temizlemek isteyen kişidir."
Geçmiş acılarımız o kadar hüzünlüydü ki, mutluluk şu an önümüze çıksa onu tanıyamaz hale geliyorduk.
Bizim için reenkarnasyon hoş bir fikir olan yeniden doğmaktan ibaretken, aslında Hint düşüncesinde kaçınılması gereken bir ceza süreci idi.
Ne de olsa "insanın sahip olduğu ilk duyusu unutmak"tı.
Reklam
Eğer bir gün dünyada iyi ve kötü arasında bir çizgi çekilecek olsaydı, o çizgi ülkeler, ırklar, hükumetler arasından değil, her birimizin kalbinin tam ortasından geçerdi.
Bilen kafalarımız, yaratan ellerimiz var. Ama kalplerimizi kaybettik- çok uzun zaman önce!
192 syf.
5/10 puan verdi
·
18 günde okudu
Bizim topraklarımızdan böyle bir kitabı yazabilen bir kalem çıkmış olması büyük bir keyif. Felsefeye yüksek ilginiz yoksa veya felsefe öğrencisi değilseniz sıkıcı gelebilir. Bu tür kitabı layıkı ile okuyup anlayan bir dünyada yaşamak dileği ile..
ve Tanrı Ağlıyordu
ve Tanrı AğlıyorduZiya Meral · Goa Basım Yayın · 200612 okunma
Ölümün hayatlarımızdaki varlığı aslında yaşamlarımızın sahip olduğu gündelik değerlerinin bizlere en büyük hatırlatıcısıydı. Bu fiziki yaşam geçiciydi ve sonu kaçınılmazdı. Ölümün bir son olmanın ötesinde ait olduğumuz gerçekliğe bir geçiş olması onu bir kabustan çok minnettarlığa çeviriyordu. Hem tüm güzelliği ve acısıyla şimdiki yaşamlarımız için minnettarlık, hem de acının bittiği ve sürgünden döndüğümüz asıl evimize kavuşmamızın minnettarlığı ölümün bize armağanıydı. Tanrı’ya ölüm için kızmak, O’na doğum için ve insan olmak için kızmaktı
Reklam
Kimse ama kimse içimizdeki boşluğu dolduramazdı. Beraber sevgi ile yaşayabilirdik ama o anlarda bile, artık tek beden olmuş yaşamlarımızın kendi çemberleri dışında bulmaları gereken ortak bir ihtiyacı vardı. Aynı yatakta yatıp, birbirimize fiziki olarak sarılıp ama nasıl binlerce kilometre uzakta olduğumuzu kendimizden bile gizliyorduk. Yalnızlık sanki bir alın yazısıydı ve biz ne kadar kalabalığa, karışsak, silinmek yerine daha da belirginleşiyordu.
'' Ellerimi sıktım, kocaman bir yumruktu. Yüzleşme vakti gelmişti artık O’nunla. Tanrı’ya yüzümü döndüm tüm nefretimle, tüm yenilmişliğimle, ‘Kazandın!’ diyebilmek için. Tanrı’nın yüzünü aradım. Gözlerim, O’nun sonsuz gözlerini buldu ve Tanrı ağlıyordu. Ellerinde gözyaşlarım vardı.’'
Sayfa 16 - goa yayınlar