Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1908 - 1980

Yakınçağ Türkiye Tarihi 1

Kolektif

Yakınçağ Türkiye Tarihi 1 Gönderileri

Yakınçağ Türkiye Tarihi 1 kitaplarını, Yakınçağ Türkiye Tarihi 1 sözleri ve alıntılarını, Yakınçağ Türkiye Tarihi 1 yazarlarını, Yakınçağ Türkiye Tarihi 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Atatürk İnönü çatışması
Atatürk ile İnönü arasındaki anlaşmazlık konularını üç değişik alanda özetlemek mümkündür.İlki, Atatürk'ün İnönü'nün hükümetine sürekli dışarıdan müdahale etmesi...başvekil İnönü'ye sorulmaksızın bazı bakanların görevden alınmasına kadar varıyordu.
Sayfa 157Kitabı okudu
633 syf.
6/10 puan verdi
·
159 günde okudu
ülke tarihi yakınçağ tarih
Ülke tarihini siyaset düşünce mimarlık eğitim sanat ve diğer tüm yönlerden anlamak için güzel bir eser. 2 cilt olup farklı akademisyenlerin elinden geçmesi de ayrı bir bakış açısını göstermektedir.
Yakınçağ Türkiye Tarihi 1
Yakınçağ Türkiye Tarihi 1Kolektif · Milliyet Gazetesi Yayınları · 198922 okunma
Reklam
633 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin siyasi ekonomik, toplumsal olaylarını objektif ve nesnel bir şekilde ortaya koyan bir eser .Türkiye'deki yaşanan olayların, bir sonraki olayların devamı olduğu aşikârdır.iki cilt halinde sunulan yakınçağ Türkiye Tarihi 1 -1908 /1980 arası dönemi ele almaktadır. keyifle okumanızı umarım.
Yakınçağ Türkiye Tarihi 1
Yakınçağ Türkiye Tarihi 1Kolektif · Milliyet Gazetesi Yayınları · 198922 okunma
Cumhuriyet Dönemi: 1923-1950 Mimarlık
Kent ölçeğinde ise, Cumhuriyet yöneticileri Ankara'nın planlanması ve düzenlenmesi sorununa bir sınırlı yarışma açarak çözüm getirmişlerdir. Yarışmaya çağırılan üç kişiden ikisi Alman, biri Fransız'dır. Prof. Herman Jansen Berlin şehir planlama yarışmasını kazanmıştır. Camillo Sitteci Berlin Yüksek Mühendis Mektebi'nde hocadır. Ecole des Beaux Arts çevresinde yetişmiş Jaussley, Barcelona kent planlanmasını yapmıştır. Yarışma, Prof. H. Jansen'in kazanmasıyla sonuçlanır. Bu planlamada başkent elli yıl sonra 300.000 nüfuslu olacak biçimde çağdaş kentbilimin koşullarına göre tasarlanmıştır.
Sayfa 546Kitabı okudu
Sanat Tarihi - Giriş
Büyük Selçuklu'da birleşime Azerbaycan, İslam-öncesi İran kültürleriyle İslam dini katılmıştır. Anadolu Selçuklularında Anadolu'nun Antik-öncesi, Antik ve Doğu-Hristiyan kültürüyle karşılaşılmış; Haçlılar ise, Latin Dünyasını Selçuklular'a tanıtmıştır. Batıyla ilişkilerini giderek yoğunlaştıran Osmanlılar, evrensel kültürün bir parçası olmuşlardır. Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Türkiyesi zamanla BATI ve DOĞU'nun ara kesitinde özgün yaratılara açık ve verimli bir sanat ortamı gerçekleşmiştir. Konu gelişim süreci açısından değerlendirildiğinde, Dünya Sanat Tarihi içinde Türk Sanat Tarihi tarihsel ve yöresel boyutuyla önemli bir konuma sahiptir.
Sayfa 523 - Ayla ÖdekanKitabı okudu
Eğitimde - Üniversiteside Sarsıntı
Son yıllarda yükseköğretim sisteminin başlıca uygulamalarından biri de üniversiteye giriş sınavıdır. Kimilerine göre övünülecek bir buluş olan bu sistemden, Türkiye üniversiteleri bir an önce kurtulmalıdır. Tam anlamıyla brokratik bir buluştur ve sorumluluktan kurtulmayı amaçlar. Eğitim felsefesinin özüyle bağdaşmaz. Üstelik insanların yetenek ve heveslerini içinde bastırmalarına yol açar. Üniversite giriş sınavının yarattığı kötülüklerden bir başkası da, piyasa şartlarına göre moda mesleklerin tercih önceliği yüzünden meydana gelen sapmalardır. Nitekim pek çok yetenekli ve başarılı lise mezunu, ister istemez sınav yılının moda mesleğine yönelmekte, gerçek eğilimlerinin ve yeteneklerinin dışında yollara sürüklenmektedir.
Sayfa 499Kitabı okudu
Reklam
Türk Tarih Kurumu (Afet İnan Hanımefendi)
Türk Tarih Kurumu'nun meydana getirilmesi 1930'da Ankara'da toplanan Türk Ocakları 6. Kurultayı'nda ilk defa ortaya atılmıştır. Bu toplantıya Atatürk de katılmıştır. Toplantının 28 Nisan 1930 tarihli oturumunda konuşan Afet (İnan) Hanım, Türk tarihinin eskiliğinden ve onların kurduğu uygarlıklardan bahsederek, kırk imzalı bir önerge verir. Bu önerge ile, "Türk tarih ve medeniyetini ilmi bir surette tetkik etmek için, hususi ve daimi bir heyetin teşkiline karar verilmesi ve heyet azası seçiminin Merkez Heyetine bırakılması" istenir. Öneri kabul edilir ve "Türk Tarih Heyeti" kurulur. İşte bugünkü Türk Tarih Kurumu'nun çekirdeği böylece meydana gelir.
Sayfa 444Kitabı okudu
Siyasi Çevrelerin Üniversite Üzerindeki Baskıları
Gökalp'in üniversite hakkındaki görüşlerini uzun uzun anlatmak yerine şu manzumesini buraya almak onun düşüncelerini yansıtacak basit ama kestirme yoldur: Bir müderris, ya ilmiyle taayün Eylemiştir, sizden tayin istemez. Yahut etmemişken taayün, Edersiniz tayin, kalır bir çömez! / Bırakınız bunlar kendi kendine Seçsinler, siz seyirci kalınız. İlmi verin âlimlere, siz yine, Ele mülkün dizginini alınız. / Üniversite emirlerle düzelmez Onu yapar ancak serbest bir ilim. Bir mesleğe haricinden fer gelmez, Bırakınız ilmi yapsın muallim.
Sayfa 423 - bbaKitabı okudu
Üniversite
Gökalp, üniversite kavramına gerçekten büyük değer veriyordu. Ona göre üniversite bir ülkenin gelişmesinin başta gelen itici güçlerindendir. Ayrıca, eğitim hayatının güçlenmesi için de yine üniversite, yani üstün nitelikli insan gücü yetiştirmek birinci gereksinimiydi. ... Bunun için son derece hoşgörülü olmak, "hükümetin üniversite işlerine karışmamayı prensip kabul etmesi" gerekirdi. Gökalp, gerçekten de zaman zaman "İttihat ve Terakki" ya da çevresinin baskılarına karşın, bilinçli bir direnmeye üniversiteye siyasal etkilere karşı savunmuştur.
Sayfa 422Kitabı okudu
Üniversite (bugünkü İstanbul Üniversitesi'nin ilk adımları)
Siyasal çevrelerin ve hatta Emrullah Efendi ve Gökalp'in partisi İttihat ve Terakki'nin aksi eğilimine karşın Darülfünun'un "serbest"liği, "hocaların ilim yapma hakkı", kısacası "özerklik" başta Ziya Gökalp olmak üzere devrin birçok aydınları tarafından savunulmuştur. Ziya Gökalp Darülfünun'a adeta bir misyoner olarak gelmiştir. İttihatçılar kendisini buraya hem bir atılım, hem de eğitim alanındaki görüşlerini uygulaması amacıyla tayin etmişlerdir.
Sayfa 422Kitabı okudu
Reklam
Kültürel Ortam ve Devrimler Kronolojisi
İngiliz siyasi tarihçisi Bernar Lewis'in şu birkaç satırı, değişme sonuçlarını etkili biçimde yansıtmaktadır: "... ondokuzuncu ve yirminci yüzyıllar dünyasında, Türkiye ya modernleşmek ya mahvolmak durumundaydı; Tanzimatçılar da bütün başarısızlıkları ile birlikte, daha sonra yapılacak olan daha köklü modernleşme için zorunlu temeli kurdular. Hukuki ve idari reformlar çok kez yanlış anlaşılmış ve yeteneksiz olarak uygulanmıştır. Fakat demiryolları ve telgraflar dünyasında imparatorluğun eski feodal yapısı yaşamazdı ve gerçekte pek az tercih serbestisi vardı. Muhtemelen en büyük başarıları eğitimde oldu. 19. yüzyıl boyunca kurulan okullarda yeni bir ruh ve gerçekler hakkında yeni ve daha açık anlayışla, yeni bir okumuş elit, yavaş yavaş ve zahmetle yetişti... Bu yeni ruhun imparatorluğun egemen sınıflarına sinmesi yavaş ve çok şevk kırıcı oldu; fakat yirminci yüzyıla gelindiği zaman, modern Türkiye'yi yapan büyük sosyal ve siyasal devrimi başaracak bilgi, yetenek ve her şeyin üstünde sorumluluk ve karar duygusuna sahip bir idareci elit yetişmiş bulunuyordu. Bu elitin Türkiye için değeri, aynı miras ve sorunlarla karşılaşan diğer ülkelerde onun yokluğundan çekilen cezalara göre çarpan bir şekilde doğrulanmıştır..."
Sayfa 417Kitabı okudu
Düşünce Tarihi 1908-1980: Genel Değerlendirme
İlerleme (terakki) fikrine körü körüne inanma ve pratik çözümler getirme kaygısı da bazı temel belirlenmelerin görülmesini engelliyor. Örneğin Batı dünyasının temelindeki kapitalizm ve öte yandan yaratma, üretme, keşif tutkusuyla donanmış, merak duygusuyla büyülenmiş yırtıcı birey (tarihte daha önce rastlanmadık bir bireydir bu), düşünürümüzün ve aydınımızın gözünden genellikle kaçıyor ya da gerektiği gibi kavranmıyor.
Sayfa 411Kitabı okudu
Ziya Gökalp (1876-1924)
Yani Gökalp'e göre sorun, toplum yaşamındaki hastalıklı yanlarla normal yanları saptamaktı. Bu yapıldıktan sonra, hastalıklı yanları ortadan kaldırmak için önemler alınabilir ve normal yanlar geliştirilebilir. Ama hastalıklıyı ve normali ayırt etmek için bir ölçüt gerekiyordu. Gökalp, bu ölçüdün akla uygunlukta ya da yararda aranamayacağını ileri sürerek Batıcılar'dan ve İslamcılar'dan ayrıldı. Ona göre, toplum yaşamı, akıl ve yararla yönlenmiyordu; toplum yaşamının doğrultusunu, değerler ve idealler belirliyordu.
Sayfa 389Kitabı okudu
Ziya Gökalp (1876-1924)
Gökalp, dindar ve tutucu bir çevrede yetişmişti. Bu çevrenin aşıladığı inançlarla Batı felsefesinden ve biliminden edindiği görüşler ve bilgiler arasındaki uzlaşmazlık, şiddetli bir düşünce bunalımına düşmesine yol açtı. İntihar girişimi ölümle sonuçlanmadı ve sıktığı kurşun beyninde kaldı. Abdullah Cevdet tarafından tedavi edildi ve onun aracılığıyla, bazı ileri gelen Jön Türklerle tanıştı.
Sayfa 388Kitabı okudu
Ahmet Vefik Paşa (1823-1891)
Türk tarihi ve dili üzerinde ilk çalışanlarını yaptı. Moliére piyeslerini, sade bir dille Türkçeye çevirdi, ilk Türkçe-Osmanlıca sözlük olan Lehçe-i Osmani'yi (1876) yazdı ve Osmanlı Türkçesinin, Türk dilinin lehçelerinden biri olduğunu ileri sürdü.
Sayfa 387Kitabı okudu
70 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.