Afrika'ya geldiler. Ağaç söker gibi, siyah insanı topraklarından söküp gemilere bindirdiler. Gemilerin yönü Amerika'ya doğruydu. Beyaz adamdı yıllar önce bunu yapan. Amaçları, siyah insanı pazarlarda hayvanlar gibi satmaktı. Satılanların arasında biri vardı. İsmi Kunta Kinte idi. O günden sonra, ülkesinden sökülen insanların ortak ismi Kunta Kinte oldu. Ben de 1962 yılında Almanya'ya çalışmaya gittim. Benim de ismim Kunta Kinte'dir. Afrika'dan gelen siyah adamla bir tek ayrımız vardı. Onları kırbaçlayarak zorla götürdüler. Bizler kendi isteğimizle, sevinçten uçarak gidiyorduk. Sonra?
Yüzüne baktım Tahsin Saraç'ın. Yüzü, ikiye bölünmüş gibiydi. Bir tarafı hüzündü. Bir tarafı topraktı. Topraklı yüzünde, reformun parçaladığı araziler vardı. Bakımsız, terk edilmiş... Belki de, gece uyanacaktı yatağında. Çıkıp dolaşacaktı reformlu toprakları. Utanmasa, atlayacaktı bir traktöre, sürecekti toprakları. Köylülere paylaştırılan toprakları... Yönleri Ortadoğu'ya doğru olan TIR'ların homurtuları... TIR'lar, taşıyan değil, söküp, koparıp kaçıran ejderhalardı. Talan eder gibi, yangından mal kaçırır gibi taşıyan ejderhalar...