Kendini tanımak, kendi iç dünyamızda olup biten duygusal ve düşünsel süreçlerse o zaman ben dediğimiz şey bedenimiz olamazdı, daha derin daha ulu bir şey olmalıydı.
İlk kez söylediğimiz bir cümle bize mi aittir? Bulduğumuz yeni bir fikrin mucidi sadece biz miyiz? Yoksa farkında olmadan bilinçaltımızdan kopya mı çekeriz?
İsminin Uzay olması onun kimliği açısından ne kadar önemliydi? kimliğinde yazan ama aslında kim olduğu hakkında hiç bir ipucu vermeyen sade bir isim miydi Uzay? Mesela ismi Uzay değilde Atakan olsaydı başka birisi mi olacaktı veya başka bir işte çalışıyor olsaydı yeni bir kişiliğe mi bürünecekti?
Uzaktan baktığımızda sadece araç görüyoruz aracı kullananı görebilmemiz için daha yakından bakmamız gerekiyor. Peki bedenimizi kullanan ruhumuzu görebilmemiz için ne kadar yakından bakmamız gerekir? Bunun için gözlerimizin yeterli olmayacağı aşikardır.
Bütüncül ruh cihazı: Aynı ruhun farklı gerceklikteki olaylara farklı tepkiler vermesi sonucu oluşan farklı olasılıkları bulma amacıyla tasarlanan bir cihazdır.
Ben dediğimiz şeyin bedenimiz olmadığını kabul eden Uzay " Ya biz uyuduğumuzu sandığımızda aslında uyanıyor, uyandığımızı sandığımızda da aslında uyuyorsak? Ya gördüğüm iki kişi de bensem, kral ve köle de uyuduğunda beni görebiliyorsa ya üçümüzde aslında aynı kişi isek uyuduğumuzda ortak bilice geçiyor, asıl ben'e ulaşıyorsak" diye düşünmeye başladı.
Araçları kullanan insanlar vardır, tıpkı bedenlerimizi kullanan ruhlar olduğu gibi. Herkesin farklı renkte, güçte, modelde araçları var; tıpkı farklı renk, şekil, güç, yaş ve zekaya sahip bedenlerimiz gibi