Yargılama Fakültesi kitaplarını, Yargılama Fakültesi sözleri ve alıntılarını, Yargılama Fakültesi yazarlarını, Yargılama Fakültesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Haksızlığa maruz kalan, bir kurbandır. Kurban, haksızlığa maruz kaldığını kanıtlayamadığı için kurbandır. Çünkü şu iki şeyden biri söz konusu, der yargıç ona, ya bir haksızlığın kurbanısınız, ya da değilsiniz. Eğer haksızlığa kurban gitmemişseniz, kurban gittiğiniz doğrultusunda tanıklık ederek ya yanılıyorsunuz ya da yalan söylüyorsunuz. Eğer bir haksızlığın kurbanıysanız, bu haksızlığa ilişkin bir tanıklıkta bulunabileceğinize göre , çünkü ben bundan haberdar olduğuma göre tanıklık ediyorsunuz, bu haksızlık artık haksızlık olmaktan çıkmıştır, bu bir hasar görmedir ve de bunun haksızlık olduğu yolunda tanıklık ederek ya yanılıyorsunuz ya da yalan söylüyorsunuz.
Tartışmak gerek ama hiçbir şeyi zorlamadan, hiçbir şeyi bozmadan, hiçbir şeyi saptırmadan. Gerçi bunlar pek görülmeyebilir, pek duyulmayabilir; ama bunun aksi yine de felaket olur.
Gerçek politika, önce ahlaka saygılarını sunmadan tek bir adım bile atamaz; ve politika kendinde zor bir sanat olsa da, ahlakla birleşmesi kolay bir sanattır: İkisi çatışma halindeyken, politikanın çözemediği düğümü ahlak çözer.
Sayfa 181 - Politik Tartışmada Felsefe HakkıKitabı okudu
Neticede akıl, yasadan "önce" yargılamaktadır, ve hatta sadece bunu yapmaktadır, akıl yargıdır. Ama işte bu yüzden de yasadan "önce" si yoktur. Akıl var olur olmaz yasa da var olur. Bu, yasanın akla uygun olduğu anlamına gelmez, daha çok "akıl" demek olduğu anlamına gelir. Söz konusu olan daha önceden var olan bir yasanın zorunluluğu değil, yasa yapma zorunluluğudur. Yasa yapmak, aklın maruz kaldığı yasadır. Bu, yasanın yasasıdır, ve aklı yargıya bağlayarak yargılamaktadır.
Yasanın zorlaması sonucunda ortaya çıkan duygu, kendinde, bir yasaya teslimiyet olarak, yani buyruk olarak, hiçbir keyif içermez; bu şekilde ele alındığında, eyleme bağlı bir hoşnutsuzluk içerir daha ziyade.
Ölüm meleğini gördüm, fırtına gibi üzerime abandı ve bana öyle korkunç bir darbe vurdu ki merhamet bile dileyemedim. Ebediyete kadar zarların atılmış olduğunu anlayınca kanım dondu, artık yapmış olduğum iyiliklere bir şey ekleyemezdim, kötülüklerden de bir şey çıkaramazdım.