Herkese merhaba
Yaşamak... kelime anlamının derinliği kadar içeriğinin de hakkını veren, okudukça etrafımızdansa kendimizi sorgulamamıza, düşünmemize, bulunduğumuz yaşımıza kadar hakikaten yaşamış mıyım diye kendimizi tartmamıza sebep olan bir eseri #okudumbitti
Kitap türü için günlük ya da anı olduğu söylensede bana göre türü belli değil, çunku içerisinde anı, günlük, deneme, hikâye,şiir gibi bır çok türde yazılar mevcut.
Kitap içerisinde çok sevdiğim anlam dolu beni duygulandıran paragraflar vardı.
"Cahitciğim (..) namazlarını kıl ihmal etme. her iş allahü azimüşandan biter. hepimiz onun huzuruna çıkacağız. ne mutlu yüzü ak çıkanlara. allaha emanet eylerim. babanız, Niyazi Zarifoğlu"
Hemen hemen her mektubun sonunda "namazlarını ihmal etme, namazlarını kılıyor musun, şuradaki camiiye gidiyor musun" gibi cümleleri beni sarıp sarmalayıp beni duaya sevketti.
En sevdiğim bölümlerden birisi ise Fuzuli ve Dostoyevski'den bahsettiği bölüm oldu. Sevdiğim kişileri sevdiğim kişilerden dinlemek ayrı bir zevk veriyor bana. Divan Edebiyatını seven birisi olarak bu konudaki düşünceleri ufkumu açtı.
Velhasılı kelam.Bizde işte herkes gibi tükeniyoruz. Tükeniyoruz bir 'Yaşamak' türküsünü söyleye söyleye..Yitiyoruz...
Ey kadın kokla beni
hayatım yasaksınız
gelinmiyor akşam zaman kaplanı
kaçmıştım yeni bir ırmak şeklinde
hayvanların ilkbahar sıcakları bölümünde
kıvrılıp yeniden yakalanıyorum
cam kesiyor göğüslerimi
boynuma zümrüt bir gerdanlık atmışım
hem şarklıyım ben
gövdem yara dolu
sevdiğim, kolla beni...
Herkese keyifli, huzur dolu bir gün diliyorum.