Yaşamayı Bilme Sanatı Görgü

Belma Aksun

Sayfa Sayısına Göre Yaşamayı Bilme Sanatı Görgü Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Yaşamayı Bilme Sanatı Görgü sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Yaşamayı Bilme Sanatı Görgü kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bunlar o ataların çocukları, torunları mıydı Allah'ım? Hani vapurdan inerken birbirlerine yol vermeleri yüzünden vapur seferlerinin aksamasına ve bir semte Beylerbeyi adının verilmesine sebep oldukları söylenen o beyefendi, o saygı, nezaket, zarafet abidesi insanlarım ahfadından mıydılar gerçekten? "Rivayete göre bir gün Şirket-i Hayriye müdürü Hüseyin Hâki Bey, Boğaziçi'nde işleyen bir vapur kaptanına sık sık gecikmesinin sebebini sorar. Aldığı cevap şöyledir: -Muhterem müdür beyefendi, malûm-ı âliniz Çengelköy’ün zerzevatı, Kuzguncuk’un haşeratı, Beylerbeyi’nin teşrifatı bir türlü bitmiyor ki, vaktinde gelebilelim. Vapur Beylerbeyi’ne uğrayınca daha iskelede herkes birbirine­­: -Efendim rica ederim Zat-ı aliniz buyurun lütfen!' demeye başlıyor. -Estağfurullah efendim, ne demek? Önden zat-ı aliniz buyurunuz! -Hak-i payinize iltifat buyuruyorsunuz. Ne haddime efendim, bendenize zatıalinizden önce binmek yakışır mı? İşte böyle gecikiyoruz, muhterem beyefendi."
"O halde yaşlıları görüp onların erdemlerinden yoksun olma! Onlarda kusur görsen bile o kusura bakma, onun hünerini gözle! Çünkü yaşlı kişi, ne türlü yaşlanmış, bunak olsa da yüzüne hikmet nazarıyla bakınca ibret hâsıl olur. Böyle olunca sana yararı dokunmuş olur. İmdi onun gibi yaşlı kişileri görünce onlara karşı küstah olma! Tâ ki yarardan uzak kalmayasın!"*
Reklam
"Hugo'nun gururu meşhurdur. Bir gün ünlü şair evinin bahçesinde Olimpos ilâhı heybetiyle dolaşırken bir arkadaşı çıkagelir. Hugo arkadaşına: -Şu anda aklımdan geçenleri asla bilemezsiniz, der. -Herhalde yazacağınız yeni bir eseri düşünüyorsunuz. -Hayır. Allah'ın karşısına çıktığım vakit ona nasıl hitap edeceğimi düşünüyordum. Arkadaşı: -Mutlaka "Benim Aziz meslektaşım" diye hitap edecektiniz, der."
Ezop'un "Dünyanın en tatlı şeyi nedir?", "Dünyanın en acı şeyi nedir?" sorularının ikisine de "dildir" diye cevap vermesi boşuna değildir.