Otobiyografı kitaplarına biraz mesafeli olmuşumdur. Çünkü, çoğunluğu hayatta olmayan insanların arkasından istenildiği gibi konuşulabiliyor. Kitabı alış amacım; Frankl'ın eserlerinin nasıl ortaya çıktığını öğrenmek, yaşadıkları ile yazdıkları arasında bir bağ kurmak ve acaba başka bir yaşamı olsaydı neler yazardı diye düşünmekti. Ayrıca psikanaliz ve psikiyatri konusundaki tartışmaları, fikir birliktelikleri ve ayrılıkları konusunda derinlemesine bilgi sahibi olmaktı. Ancak kitapta karşılaştığım manzara "toplama kamplari, ben aslında çok iyiyim, diğerleri aşırı kötü" gibi söylemler oldu.
Sözü fazla uzatmadan, Frankl'ın, Freud ve Adler hakkındaki söylemleri ve onları yeteri kadar onure etmemesini kınıyorum. Her kitabında hemen hemen aynı şeyleri yazan bir insanın, kendini dünyanın en iyisiymis gibi göstermesi, kitabın başına ve sonuna kendine methiyeler düzen insanlardan alıntı eklemesi ve belki de hepsinden daha acısı, her fırsatta toplama kamplarından bahsederek ilgi çeken bir insanın, o toplama kamplarında ölen ilk eşini iki satır ile anması...
Kitap ben de büyük bir hayal kırıklığı yarattı.