Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Isınma Sonrasında Hayat

Yaşanmaz Bir Dünya

David Wallace-Wells

Yaşanmaz Bir Dünya Sözleri ve Alıntıları

Yaşanmaz Bir Dünya sözleri ve alıntılarını, Yaşanmaz Bir Dünya kitap alıntılarını, Yaşanmaz Bir Dünya en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kuzey Kutbu çok daha yakın zamanlardan kalma korkunç hastalıkları da barındırır. Araştırmacılar, Alaska'da 1918'de 500 milyon kişiyi etkilemiş, 50 milyon kişinin, yani o zamanki dünya nüfusunun yüzde 3'ünün ölümüne neden olmuş grip hastalığının kalıntılarını keşfettiler. Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesin­ de etkili olan bu dehşetli salgın, savaştan yaklaşık altı kat fazla insan öldürmüştü. Bilim insanları Sibirya buzullarında çiçek ve hıyarcıklı vebanın -ve insanın geçmişine ait başka birçok hasta­lığın- kısılıp kaldığına inanıyor. Gelmiş geçmiş tüm yıkıcı has­ talıkların kısa tarihi, Kuzey Kutbu güneşinin altında bırakılmış yumurta salatası gibi bekliyor. Bu donmuş organizmaların birçoğu aslında buzlar çözülünce hayatta kalamayacaklar; canlandırılanlar genelde titiz laboratu­var koşullarında diriltildiler. Ama 2016'da permafrostun çö­zülmesi sonucu en az yetmiş beş yıl önce şarbondan ölmüş bir ren geyiğinin cesedi açığa çıkınca bakteri serbest kaldı: Bir çocuk öldü, yirmi kişi şarbona yakalandı, iki binden fazla ren geyiği de telef oldu.
Sayfa 119Kitabı okudu
4 Nisan 2018 günü, şafak sökmeden hemen önce altmış yaşında bir adam Brooklyn'deki Prospect Park 'a girdi, başından aşağı benzin boca etti ve kendini ateşe verdi. Cesedin yanında, alevlerden kararmış çimlerin oluşturduğu dairenin hemen dışında el yazısı bir not duruyordu: "Ben David Buckel, bir protesto in­tiharı için kendimi yakarak öldürdüm. Etrafı batırdığım için özür dilerim." Etrafı fazla batırmamıştı aslında; alevlerin yayılmasını önlemek için kendini topraktan bir halkayla çevrelemişti. Buckel kentteki gazetelere gönderdiği daha uzun bir mektupta ayrıntıya giriyordu: "Gezegendeki çoğu insan bugün fosil yakıt­ların sağlıksız kıldığı bir havayı soluyor ve birçoğu bunun sonu­cunda erken yaşta ölüyor; benim bir fosil yakıt nedeniyle erken ölümüm kendimize neler yaptığımızı yansıtıyor... Kirlilik geze­genimizi yok ediyor. Şimdimiz giderek vahim bir hal alıyor, gele­ceğimiz yaptıklarımızdan daha fazlasını yapmamızı gerektiriyor."
Sayfa 204Kitabı okudu
Reklam
Doğrudan sıcak, sağlık kadar büyümeyi de etkileyecektir. Bu etkilerin bazılarını çoktan görmeye başladık. Örneğin demiryolları bükülüyor ya da sıcaklık uçakların kalkışa geçmesini sağla­yan aerodinamiği ortadan kaldıracak kadar yüksek olduğu için uçuşlar durduruluyor; Phoenix'deki gibi sıcaktan etkilenen hava­alanlarında bu artık sık yaşanan bir durum. (Unutmayın, New York'tan Londra'ya alınan her gidiş dönüş bileti, Kuzey Kut­bu'nda üç metrekare daha buzun erimesine mal olmaktadır.) İs­viçre'den Finlandiya'ya, enerji tesislerindeki soğutma sıvıları sıcak hava dalgaları nedeniyle iş göremeyecek kadar ısındığı için tesislerin kapatılması gerekti. 2012 yılında Hindistan'daki çiftçi­lerin muson yağmurları yağmadığı için tarlalarını kendileri sula­dıklarından, ülkenin enerji dağıtım sistemine taşıyamayacağı bir yük bindi ve 670 milyon kişi elektriksiz kaldı.
Sayfa 130Kitabı okudu
Çevreciler herhalde "Büyük Pasifik Çöp Alanı"nı biliyor­lardır, hani şu Pasifik Okyanusu'nda serbestçe yüzen, Teksas'ın iki katı büyüklüğündeki plastik kütlesini. Burası aslında bir ada değildir, aslına bakılırsa tek parça halinde bir kütle de değildir, sadece retorik açıdan uygun olduğu için onu böyle düşünürüz. Bu kütlenin büyük bölümü, insan gözüyle görülebilir büyüklükte plastiklerden oluşur. Mikroskobik parçalar daha sinsidir; tek bir çamaşır makinesinin çalıştırılması, çevresine bu türden 700.000 parçacık saçabilir. İster inanın ister inanmayın, bu parçacıklar çok daha istilacıdır: Kısa süre önce yapılmış bir araştırmaya göre, Endonezya ve Kaliforniya' da satılan balıkların dörtte biri plastik içeriyor. Bir tahmine göre Avrupa' da midye yiyenler, her yıl en az 11.000 plastik parçası yemiş oluyorlar.
Sayfa 114Kitabı okudu
Şu anda insanların saldığı karbonun dörtte birinden fazlası okyanuslar tarafından emiliyor, okyanuslar geçen elli yıl içinde de küresel ısınmanın beraberinde getirdiği aşırı ısının yüzde 90' ını emmişti. Bu ısının yarısı 1997'den beri emildi, bugünse denizler 2000 yılındakinden en az yüzde 15 daha fazla ısı enerjisi taşıyor. Sadece bu yirmi yıl içinde okyanuslar, gezegenin tamamının fosil yakıt rezervlerinde bulunan miktarın üç katı kadar daha fazla enerji emdiler. Ama bütün bu karbondioksit emiliminin sonu­cunda "okyanusların asitlenmesi" denen şey ortaya çıktı. İsmiyle müsemma olan bu süreç, gezegenin bazı su havzalarını yakıyor - hatırlarsanız buralar hayatın ilk doğduğu yerlerdi. Okyanusların asitlenmesi tek başına (havaya, bulut oluşumuna katkıda bulunan sülfürü salan fıtoplankton üzerindeki etkisi nedeniyle) ısınmaya 0,25 ila 0,50 derece katkıda bulunabilir.
Sayfa 104Kitabı okudu
Trump'ın kağıt havlu fırlatması size de bir şeyi hatırlattı mı?
Porto Riko'da Maria Kasırga­sı adanın büyük bölümünde aylar süren elektrik ve su kesintisine neden oldu ve tarım arazilerinde o kadar geniş kapsaml ı sellere yol açtı ki bir çiftçi adanın bir sonraki yıl hiç yiyecek üretemeye­ceği tahmininde bulundu. ... Porto Rikolular ABD vatandaşıdır, anakaradan çok da uzak olmayan bir adada milyon­larca Amerikalının bizzat ziyaret ettikleri bir adada yaşarlar. Ama iklim felaketi orayı vurunca onların acılarını -muhtemelen psi­kolojik açıdan işimize gelmediği için- yabancı ve uzak addettik. Trump, Maria Kasırgası sonrasındaki hafta Porto Riko'nun ne­redeyse adını bile anmadı, bu pek şaşırtıcı değildi belki ama pa­zar günleri yayınlanan sohbet programlarında da Porto Riko' dan bahsedilmedi. Haftasonuna gelindiğinde, yani kasırganın adayı silip geçmesinden birkaç gün sonra, kasırga haberleri New York Times gazetesinin birinci sayfasından da kalkmıştı. Ne zaman ki Trump'ın San Juan'ın kahraman belediye başkanıyla kapışması ve adaya yaptığı sorunlu ziyaret (Knicks maçında tişört dağıtır gibi, elektriği ya da suyu olmayan bir kalabalığa kağıt havlu fırlatmıştı) kasırgayı partizanca bir meseleye çevirdi, o zaman Amerikalılar yıkım üzerinde biraz daha durmaya başladılar.
Reklam
Gezegeni bir ya da iki derece soğutmak için havaya sülfür asıp gökleri kızıla boyamak, kapitalizmi fosil yakıt çıkarma­yı ödüllendirmeyecek bir hale getirmekten daha olası görülüyor.
Sayfa 177Kitabı okudu
Bugün Kuzey Kutbu'ndaki buzullarda mil­yonlarca yıldır havada dolaşmamış hastalıklar bulunuyor, hatta bazıları o çağlarda henüz ortalıkta olmayan insanoğlunun hiç kar­şılaşmadığı hastalıklar. Bu da, tarih öncesi salgınlar buzdan çıkıp geldiğinde, bağışıklık sistemlerimizin bunlarla nasıl mücadele edeceğini bilemeyeceği anlamına geliyor.
Sayfa 119Kitabı okudu
2018'de Dünya Bankası, karbon salımlarının bugünkü hızla devam etme­si durumunda Güney Asya' da yaşayan 800 milyon kişinin hayat koşullarında keskin bir düşüş yaşanacağı tahmininde bulunmuş­tu. Söylediklerine göre, sadece gelecek on yıl içinde yüz milyon kişi uç noktada bir yoksulluğa sürüklenecek.
Sayfa 129Kitabı okudu
Öyle bir salım ki fosil yakıtlar konusunda tuttuğumuz yolu değiştirmezsek bu yüzyılın sonuna dek gezegenin bazı bölgelerini insanlar için neredeyse ya­şanamaz hale getirecek. Gözümüz kapalı, 2100 yılında ısınmanın dört dereceyi aşmasına doğru hızla gittiğimiz yol budur işte. Bazı tahminlere göre bu, Afrika, Avustralya ve ABD' de geniş bölgelerin, Güney Amerika' da Patagonya'nın kuzeyindeki kesimlerin ve As­ya'da Sibirya'nın güneyindeki bölgelerin doğrudan ısınma, çölleşme ve seller nedeniyle yaşanamaz hale gelmesi anlamına gelecektir. Bu bölgelerde ve daha pek çok başka yerde yaşamın sona ereceğine kuşku yok.
Reklam
Kyoto Protokolü pratikte hiçbir şey başarmadı, o za­mandan beri geçen yirmi yıl içinde bütün iklim değişikliğiyle mü­cadele çabalarımıza, yeşil enerjiyle ilgili yasalarımıza ve kaydetti­ğimiz ilerlemeye karşın, önceki yirmi yılda olduğundan çok daha fazla karbon salımına neden olduk.
Hava kirliliği; hafıza, dikkat ve söz dağarının zayıf olmasıyla, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuyla ve otizm spektrum bozukluklarıyla ilişkilendiril­miştir. Kirliliğin beyindeki nöronların gelişimine hasar verdiği, bir kömür tesisine yakın olmanın DNA'nızın yapısını bozabilece­ği gösterilmiştir.
Sayfa 113Kitabı okudu
Guardian gazetesi, 2017'de "İklim değişikliğiyle mücadele etmek mi istiyorsun?" diye sor­muştu. "O zaman daha az çocuk yap."
Sayfa 147Kitabı okudu
Petrol, gezegenin insanlardan önceki geçmi­şinden kalma bir mirastı: Dünya'nın binlerce yıl boyunca rahatsız edilmediği takdirde üretebileceği depolanmış enerjiydi. İnsanlar bu depoyu keşfeder keşfetmez yağmalamaya koyuldular; bu işte o kadar hızlı davrandılar ki geçen yarım yüzyıl içinde pek çok kere, petrol hakkında öngörülerde bulunanlar bu kaynağın tükeneceği paniğine kapıldılar. Emek tarihçisi Eric Hobsbawm 1968'de, "Sa­nayi Devrimi diyen, pamuk der," diye yazmıştı. Bugün "pamuk" yerine "fosil yakıt" derdi muhtemelen.
Sayfa 127Kitabı okudu
Sıcak Çarpması
ABD' de sıcak çarpması pek ciddiye alınmayan bir rahatsızlık olarak bilinir, yaz kamplarında öğrendiğiniz bir derstir bu, tıpkı yüzerken kramp girmesi gibi. Ama sıcaktan ölmek, insan bede­ninin başına gelebilecek en zalimce cezalardan biridir, vücut sı­caklığının düşmesi (hipotermi) kadar acı verici ve kişiyi kendini bilmez hale getiren bir rahatsızlıktır. Önce, çoğunlukla su kaybı­nın bir emaresi olan "sıcak yorgunluğu" gelir: yoğun terleme, mide bulantısı, baş ağrısı. Ama belli bir nokta aşıldığında suyun bir faydası olmaz, bedeniniz çaresizce soğutma ümidiyle cilt yüzeyine doğru kan gönderirken vücut sıcaklığınız artar. Deri genellikle kızarır, iç organlar teklemeye başlar. Nihayetinde terlemeniz son bulabilir. Beyin de doğru dürüst çalışmaz hale gelir ve bazen, bir süre devam eden ajitasyon ve mücadelenin ardından, rahatsızlık ölümcül bir kalp kriziyle son bulur. Langewiesche, "İş aşırı sıcağa geldiğinde, derinizi değiştiremediğiniz gibi, koşullardan da kaça­mazsınız," diye yazmıştı.
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.