Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yavaş Gönderileri

Yavaş kitaplarını, Yavaş sözleri ve alıntılarını, Yavaş yazarlarını, Yavaş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Derslerini yerde çalışırdı. Babaanne torunun emekleri yere saçılıp da zayi olsun istemediğinden, ona “masada oku oğlum” derdi. Ama masaya çıkmazdı Ev Ödevi, çıkamazdı, annesi binbir emekle örülmüş çeyizlik masa örtüsünde kurşunkalem izlerini; süpüre süpüre tüylerini süpürgeye yedirdiği halısının üstünde ise arı maya silginin döküntülerini görünce saçının her bir teli dikildiğinden.
Hayatın, hem yere değince dağılıp giden bir sulu sepkenin ömrü kadar kısa ve bir toprağın pıtrak pıtrak can vermesi gibi bereketli ve sonu nereye vardığı belli olmayan bitimsiz yollar kadar uzun ve bir saman çöpü kadar değersiz ve sönük ve şekilsiz ve tatlı ve acı ve elemli ve gülüşlü ve uçucu olduğunu böylece kavramışlar.
Sayfa 21 - Yapı Kredi Yayınları (1.Baskı)Kitabı okudu
Reklam
172 syf.
7/10 puan verdi
Bir ilk kitap ve genç bir yazar. O zamanlar. Şimdilerde az ve öz yazdıklarıyla gölgesine sığınılacak iyi bir yazar olma yolunda epey yol katetmiş bile. Nihan Eren evet. • Yeni etiket fiyatını pahalı bulup ilk baskısını bir sahaftan edindiğim: Yavaş. İçerisindeki ağır yaşayışların aksine hızlı bir giriş hikayeye. Ayrı bir hava. Alışagelmeyen metaforlar, inceliklerin gözlemleri ve olabildiğince özgünlük. • Kasabayı, eskiyi, dönme dünyayı, bakkalı, örenbayanı özleyen ya da merak edenlere. İyi bir edebiyat olayı. Yıllar sonra buluşmuş olabilsek de.
Yavaş
YavaşB. Nihan Eren · Yapı Kredi Yayınları · 201636 okunma
Hem… Özlemek acıdan başka bir şey değil ki…
Bir şeye kızdığında, niçin kızdığını söylemeyip içine atan, darılıp küsen memleketlerin kızıdır Gülbahar. Konuşmayan yerdendir. Kendisine yapılmış bir kabahat, bir tiynetsizlik varsa eğer, karanlık odalarda içli içli ağlayan ama bir kerecik bile hesap soramayan annelerin evladıdır, pamuklarda büyütülmüş. Hakkının peşine düşüp onu almayı ayıp sayan yerdendir Gülbahar. Sevdiğini söylemeyen adamların kadınların memleketindendir. Hislerini açmayan, kelamını esirgeyen, kargacık burgacık yazılı kokulu mektuplarda derman arayanların kızıdır. Sükünetin yedi kat yorganına sarmalanıp uyuklayanların mekanındandır. Bir büyük yavaşlıkla bekleyen topraklardandır
Tarih denilen acı hatıralarla dolu engereğe batmaktaydılar. Bir tekerrüre dahi imkan vermeyen modern zamanlar, onları bir çuvala atmış, sallayıp sallayıp duvara vuruyordu
Reklam
Bir camın arasındayımdır belki, Belki kürerim tozlarımı yerden yükseğe
Dedikodu baştan başa giden, haneden haneye yürüyen kocaman bir yılan dilidir. Tıslayarak gelir
Çünkü Efsun, en büyük karabüyünün, en büyük felaketin, darbelerin, gözyaşının, sürgünün ve lanetin bir tek dedikoduyla geleceğini bilir. Hiçbir büyünün yapamadığı acıları bir tek o yapar.
Saten, filmlerin, masalların, hikâyelerin, manilerin, türkülerin, şarkıların sonlarında hep ve illa ki, "onlar ermiş muradına" duyduğundan, aşk muhakkak gökten düşen üç elmayla çemberlenmeli, başkaları da bu aşk yuvasının kerevetine çıkıp oturmalı sandı. Muteber olanı, bir beyaz gelinlik sandı, kasabalı bütün kızlar gibi. Filmlerdeki mutlu sonlara varan sevda masallarının, gerçek akıbetlerini yaşayınca tükendiğini göremedi. Bir zaman özlemle yanan bedenlerin, hep beklenen mutlu düğün dernek ertesinde, aynı hane içinde, birkaç vakitler içinde birbirine kararacağını bilemedi. Bir saadetli varış gibi gösterilenin aslında sıhhatini kaybetmeye, elden ayaktan düşmeye, çişini bile tutamaz olmaya götürecek, sevdiğinin önünde çirkinleştirecek, yaşlandıracak, küstürecek, soğukluk verecek bir elemli yolun başı olduğunu, bütün bir dünya ondan köşe bucak gizledi. Bilemedi. Bütün kızlar gibi o da hem bekledi. Hem beklediğini gizledi
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.