Günümüzde, özellikle 1989'dan sonra ortaya çıkan yeni uluslararası dengeler ve onun birlikte getirdiği işgaller, savaşlar ve sermayenin uluslararası bazdaki etkinliği, ulus devlet denilen olguyu revize ederek, sermaye gücünü, yasama, yürütme ve yargının ana merkezine oturtarak devletüstülüğünü tümden sağlamış durumdadır. Bu oluşum, bugün globalizmin sınır tanımaz müdahale gücünü artırırken aynı zamanda her tür imtiyazla silahlanmış durumdadır. Bu imtiyaz sonucu herhangi bir ülkenin işgali, iktidar veya siyasal değişimler artık global demokrasi adına yapılmaktadır. Bu değişimler toplumsal talep veya istemler doğrultusundaki transformasyon değildir.
Global "değişim" kendi demokrasilerine yönelirken, onları rahatlıkla rehabilite ederek ya satar ya da satın alır.
Globalizme eş anlamlı olarak sıkça dile getirilen ve de piyasada tutulan diğer önemli söylemler ise; demokrasi, hukukun üstünlüğü, neo-liberalizm ve serbest pazar gibi kavramlardır. İşte tüm bu söylemler gerekçe gösterilerek, günümüzdeki işgal, tehdit, müdahale ve diğer tüm yaptırımlar meşru gösterilmek istenmektedir.
Yukarıda anlatılmaya çalışılan tüm bu konuları, sınırlı da olsa bu kitapta ele almaya çalıştım. Bu konuları dile getiren yazımda, belli tarihsel olayların somutundan hareketle mümkün mertebe okuyucunun aydınlatılması ve bilgilendirilmesi hedef alınmıştır. Bu kitap; bugün dünyayı Yeni Dünya Düzeni esprisiyle devamlı kıskacında tutan ve ona yön verme savaşımında olan uluslararası emperyalizmi, onun globalist müdahale gerekçelerini anlama ve kavrama noktasında ortaya çıkan bir çalışma ürünüdür.
