Kader insanları ve milletleri hep sınamıştır. İnsanlar ve milletler de, hep bu iki yoldan birini seçmişlerdir. Seçmişler, ve, ya da ateş vadisine doğru, ya altından ırmaklar akan ülkeye doğru yol almışlardır.
İnsanlık, Allah'tan başkasını sığınak kabul edenlerin bütün sığınaklarını, Allah'ın başlarına çökerttiğini kesintisiz tarih süreci içinde, hep görmüştür.
Zalimin (zulüm işleyenin) de bir hakkı vardır. Onun hakkı da ateştir. Zalimi ateşten yoksun kılmak zulümdür. Peki, ateşin hakkı nedir? Ateşin hakkı da onu zalimden yoksun kılmamak.
Kendi içlerinde bulamadıkları şeyi, eşyada bulma vehmi içindedirler. Bu yüzden, eşya, bir nihai amaç, bir sığınak görüntüsüne bürünmüştür onlar için. Tüketim amacıyla yapılan bu eşya üretimi vetiresinde, insan eşyayı fethetmez, ona teslim olur.
İslâm'ın hakkını verebilmek için, bütün önyargılarımızı bırakıp tıpkı ilk Müslümanların izlediği yöntemi uygulayarak yeni baştan Müslüman olmamız gerektiğine inanıyorum.