Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yıkanan Kadınlar

Tie Ning

Yıkanan Kadınlar Sözleri ve Alıntıları

Yıkanan Kadınlar sözleri ve alıntılarını, Yıkanan Kadınlar kitap alıntılarını, Yıkanan Kadınlar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendisini hiçbir yere ait hissetmiyordu; bunu da hep bir hınçla, sapıkça bir zevkle düşünürdü. Neredeyse kendi kendini bilerek köksüzleştirmek ister gibiydi; sanki ancak köksüz olursa özgürleşebilecek, kendisini çevresindeki şehirden ayrı tutabilecek, dünyadaki bütün şehirlere ve hayata kayıtsızlık duygusu ve soğukkanlılıkla bakabilecekti.
“Dedim ki, bu dünyada parayla satın alınan şeyler hep değersiz şeylerdir.”
Sayfa 214
Reklam
Neden hayatta en korkunç şeyler, aynı zamanda hep en çekici şeyler oluyor?
...peki ama neden yozlaşmış insanlar bu kadar hoş görünüyorlardı?
Bütün izlediğimiz şeyleri kendimizi gizlemek için yaparız. Peki gözlerimizi kendi kalplerimize ne zaman çevireceğiz? Yakından kalbine bakmaya cesaret edebilen hemen hemen kimse yoktur. İnceleyici bakışlarını insanın kendine çevirmesi, onu baş döndürücü bir tökezlemeye sürükler, ama başkalarıyla yüzleşmeliyiz ve bunun kaçarı yok. Diğerleri her zaman bizim aynamızdırlar. Kendimize yakından bakmaya ne kadar korkarsak, başkalarını incelemeye o kadar meraklı oluruz. Bizler başkalarının kusurlarını incelemek suretiyle kendi kalplerimizi rahatlatırız
Kendisini hiçbir yere ait hissetmiyordu; bunu da hep bir hınçla, sapıkça bir zevkle düşünürdü. Neredeyse kendi kendini bilerek köksüzleştirmek ister gibiydi; sanki ancak köksüz olursa özgürleşebilecek, kendisini çevresindeki şehirden ayrı tutabilecek, dünyadaki bütün şehirlere ve hayata kayıtsızlık duygusu ve soğukkanlılıkla bakabilecekti.
Reklam
Dünyada en sağlam olan şeyin ne olduğunu soran bir kitap okumuştum bir zamanlar; cevabı, hiçbir şeyin kırık bir kalpten daha sağlam olmadığıydı.
İnsan kendini suçlu hissediyorsa masum olamaz.
“İnsanlar aynada kendini seyretmeyi sever , ama kim gerçekten de baktığında gerçek kendini görür? Hepimiz aynaya bakınca gördüğümüz yansımada güzel bir yüz görmeyi bekleriz. Dolayısıyla, başkalarını izlemek, aslında kişinin kendisini gizlemesidir. İzlemek gizlemektir.”
Sayfa 173
Herkesin kalbinin özünde girip gezmesi gereken bir bahçesi vardı. Bunu herkes keşfetmeli, büyütüp geliştirmeli, içindeki ayrıkotlarından temizlemeli ve sulamalı...
Reklam
Çok konuşmak yaşlanmanın işaretidir.Başka ne düşünüyorum, biliyor musun? Senin çabucak yaşlanmanı nasıl sabırsızlıkla beklediğimi. Artık daha fazla yaşlanamayacak kadar yaşlandığında ve ben de daha fazla yaşlanamayacak kadar yaşlandığımda biz birlikte olabileceğiz. İşte o zaman geldiğinde öyle yaşlanmış olacağız ki, insanlar bizim cinsiyetimizi bile anlayamayacaklar, seni yaşlı bir adam, beni de yaşlı bir kadın sanabilecekler.
Kıskanmak ve kıskandırmak zaman ve enerji gerektiren bir şeydi. Kıskançlık. Bu acı, hassas, keskin duygunun belki kendine özgü ilkel bir yanı vardı, çok antik bir budalalık. Buharlı trenlerin olduğu devirlerden kalma bir duygu. Kıskançlığın doksanlarda artık yeri yok. Hiçbir şey için zaman yok, ne gülmek, ne ağlamak icin, aşkta kazanmak veya kaybetmek için, ya da samimi sohbetler için, kıskanmak için veya düelloya cesaret etmek için. Doksanlar aşkta rekabetin olmadığı bir dönem.
En kötü durumda olduğum zamanlarda neden hep sana rastlıyorum? Hiç kimseye görünmeyi istemediğim zamanlarda bile neden hep karşıma sen çıkıyorsun?
"Mutluluk nedir sence?" "Mutluluk kendini mutlu hissetmendir."
Bir kurbandı kendisi; her zaman bir kurban olmuştu, yalnız, dayanacak kimsesi olmayan. Kalbindeki en derin acı aslında yalnızlık duygusu değil, tutunacak bir dalının olmaması, dertleşecek kimsesinin olmadığı gerçeğiydi.
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.