En Eski Yine Doğdu Tanyıldızı kitaplarını, en eski Yine Doğdu Tanyıldızı sözleri ve alıntılarını, en eski Yine Doğdu Tanyıldızı yazarlarını, en eski Yine Doğdu Tanyıldızı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
#kitap#yorum#gürselkorat
Vay be ne hikaye ama ,ben bu hacıyı Nasıl daha önce keşfetmedim ki ,evvel emir bir iki kitabını daha devirmek farz-ı kifaye oldu ,iyi mi
1300 lü yıllar Niğde kadısı şeyh nizamüddün ile zembilli İshak efendinin yaşadığı aşk ile şeyhin oğlu nureddin in şeyh in evlatlığı Fazıla nın aşkının keşismesi ile felaket doğru giden bir trajedi ,1001 gece masalı gibi bir hikaye anladınız mı ,biraz İhsan Oktay anar ,bir tutam Romeo juliet ,bir parça marquez dayının kırmızı pazartesi tadında ,vay be ağa pek bir sevdim bu kitabı ben
Ve kitabım “Yine Doğdu Tanyıldızı” bitti.
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Dili, kalemi, anlatımı oldukça farklı :)
Yazarken kendi ile konuşan, kendi ile tartışan, okuyucu ile konuşan değişik bir anlatım :)
Sultan ve Padişahların sırları, zaafları ve “erseverlik” olarak tanımlanan sapkınlık üzerine kurulu roman.
Tasavvufa dair tatışmalar, o dönemlerin aşk hikayesi, ilgi görmeyen 3 eş, ve Padişahın bir erkeğe tutulması ile olayların felakete dönüşmesi.
Diğer yandan Padişahin oğlu Nureddin ve köle Fazıla nın aşkları ve yaşanan acılar...
Bir babanın çocukları ile ilişkisi, birini çok severken, diğer çocuğun dışlanması.
Kitap da hırs, aile ilişkileri ,sevgisizlik, ihtiraz, sapkınlık, aşk ve bir çok şey var diyebilirim.
1300 yılında Niğde kadısı Şeyh Nizamüddin Dârâ 3 karısı ve ölen ilk eşinden olma iki oğlu ve büyük oğlunun eşi ve çocukları, bir de esir kız Fazıla ile10 odalı büyük bir taş konakta yaşamaktadır. Çarşıda kuyumculuk yapan Şeyh Nizam zengin, mutlu ve dini bütün bir ademdir. Zamanın şartları nasıldır bilmem fakat ersevicilik herkesçe bilinen ve dillendirilmese de kabul gören bir sapkınlıktır. Neredeyse her erkeğin bir oğlan seviciliği aşk adıyla kanıksanmıştır. Birgün bir haber gelir; Tatarlardan kaçan ve Şems- Tebrizi yolunu bellemiş bir parlak delikanlının Şeyh'e selamı ardından da yolda kendisine geldiği uçurulur. O andan itibaren evine düşecek ateşi bilemeyen, bir yalancının aşkıyla divane olan Şeyhin sadece on iki günde değişen ve mahvolan hayat hikayesini okuyoruz. Kitap diğer kitaplardan farklı bir anlatım biçmiyle yazılmış ve okuru kendisine bağlıyor. Yine sevdiğim bir kitap oldu.
“Allah’ın yalnızca güzel olanda göründüğünü söylemek, onun yeryüzünde çok az şeyde var olduğunu söylemekle birdir. Güzellik çok sık görülmez, çirkin sayılan şeyler daha yaygındır. Fakat çirkin nedir? İnsana sorarsan kurbağa, fare, köpek, maymun çirkindir. Ama kurbağaya, fareye, köpeğe bir sor bakalım ne diyecek! Aksini düşündükleri için sevgiyle yan yana gelir, ürerler. Demek ki çirkin denen şey tanımlanamaz. Çirkin yoktur, çirkin bakış vardır yalnızca.”
“Bedenin arzularıyla savaşmak için arzuların bulunmadığı yere gidilmez. O zaman savaşmış olmazsın. Kötülük yapamadığın için iyi olmuşsun, ne var ki bunda? Çirkefe girip tertemiz çıkabiliyor musun? İlet o zaman yücesindir.”
Bir solukta okunabilen farklı bir anlatım tarzı var, iyi ki okumuşum (mevlananın yaşadığı dönem niğdeden bir kesit, şeyh nizam ile erkek aşkı, şeyhin köle kızıyla ona aşık şehzade , kesişen ilişkileri olaylar olaylar, trajediye dönen hikayeleri)
Kin dolu insan bütün canlıları yiyebilecek sivri dişli bir canavarı andırır. Böyle anlarda saf bir koyuna benzerim ve insanlardan korkarım; gözüne bakacak başka koyunlar ararım ki beni anlasınlar. Korkunçtur insan. Elinde bıçakla gezen bir kasap da, bakışlarında tığlar duran başka kişiler de bana birbirinden farklı görünmez.