Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Böyle Gelmiş Böyle Gitmez 3

Yokuş Yukarı

Aziz Nesin

Yokuş Yukarı Gönderileri

Yokuş Yukarı kitaplarını, Yokuş Yukarı sözleri ve alıntılarını, Yokuş Yukarı yazarlarını, Yokuş Yukarı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir sanatçının, bir yazarın yapıtlarının anlaşılması için eğer anlaşılması isteniyorsa yaşamının en küçük ayrıntılarına dek bilinmesi gereklidir. Hele o [yazar] edebiyatta yeni, özgün bir görüş getirmişse, onun yaşamı, çocukluğu, herşeyi, kesinlikle bilinmek gerekir... Çünkü vardığı o yere onu o yollar götürmüştür.
Colette, rahatlıkla orospuluğunu anlatabilir, çünkü orospuluğunu anlatabilecek bir üst düzeye gelmiştir korkunç çabalarıyla. Ama falan mahalledeki bayan Fatma değil orospuluğunu .... bile anlatamaz.
Reklam
Kişinin yaşamı, karmakarışık yaşamında anlatılmasından sakınca, utanç duyulacak olaylar bulunduğu halde, yine de yalana gereksinmeden yaşamını baştan sona anlatabilmesi... Bu, birinci- sinden çok daha önemlidir, çünkü bu karmakarışık, yer yer utanılacak ayıplarla, kusurlarla dolu yaşamı hiç yalana gereksinmeden baştan sona anlatabilmek için, o kişinin o ayıp ve kusurları artık ayıp ve kusur sayılmayacak, bir üstdüzeye ulaşmış olması gerekir.
Mithat Cemal Kuntay, Akif için şöyle der: "Yalan söylemeye muhtaç olmadan hayatını baştan başa anlatabilir." Önemli olan bu değildir. Yani yalan söylemeye muhtaç olmadan anlatılabilecek, dümdüz, doğru, karışık olmayan bir yaşam yaşamış olanların anılarını yazması o denli önemli değildir. Bu durumda olan herkes, (ki çok azdır öyle kimseler) baştan sona [?] rahatlıkla an- latılabilir. Bu ama zor.
Allah'a inanıyordum, hem de çok. Bir cinsel ilişkiye girersem, bunun ilerde evleneceğim o bakir kıza haksızlık olacağını düşünüyordum. Ben böyle bir haksızlığı yaparsam, eşimin de böyle bir haksızlığı yapmaya hakkı olur demekti. Buna katlanamazdım. Eşimin erkek olarak tanıdığı ilk kişi olmam için, benim de dişi olarak tanıdığım ilk insan o olmalıydı. Bu eşitlik duygusu bende yıllarca sürmüştür.
ben eşlerin birbirlerinden ayrılmalarından, aile yuvalarının dağılmasından acı duyarım, hiç tanımadığım insanlar olsalar bile. Hem de kendim üç kez boşanmışken... Bilirim kimileyin ayrılmaların, boşanmaların tek çözüm, tek umar olduğunu. İnsanların çoğunun ölüme dek evli kalacaklarını sanarak, buna inanarak nikâhlandıklarını bilirim ve başlangıçta nasıl birbirlerini sevdiklerini düşünüp üzülürüm.
Reklam
Beyaz Zambaklar Ülkesinde'nin yazarının Finlandalı olduğunu sanırdık. Sonradan yazarının Finlanda'da bulunmuş bir Bulgar olduğunu duyduk. Doğru mudur bilmem. Yıllar sonra, 1965'te, Finlanda ve Bulgaristan'a gittiğimde sorduğum bilmesi gereken kişiler, ne bu adda bir kitabı ne de yazarını biliyorlardı.
Ben de bu kitabı okumuş ve çok coşkulanmıştım. Okuyalı altmış yılı geçti, kimi bölümler capcanlı belleğimde duruyor. Özellikle bir reçel yada marmelat fabrikasının yapımı bölümü, o barış içinde yaşayan Finliler'in kalkınması... Çok değil, üç-dört yıl sonra bu kitaptaki kalkınma modelinin gerçeklere uymayan ve uygulanması olanaksız bitakım iyiniyetli örnekler olduğunu anladım.
Yasak olmayan kitaplar da vardı. Bunlardan ikisi çok ünlüdür. Biri Beyaz Zambaklar Ülkesinde'dir. Bu kitap Finlanda'nın nasıl kalkındığını aşırı bir idealizmle anlatan bir kitaptır. Askerî lise- lerden o dönemde yetişmiş olanlardan bu kitabı okumamış olanlar çok azdır, hele çalışkan öğrencilerden...
Bizim halk şairlerimizin (âşıklarımızın) çoğu, rüyalarında gördükleri kıza âşık olurlar ve yaşamları boyunca hep o kızı arayıp bulmak için hiç durmadan dünyayı (ve kendi dünyalarını) gezer, dolaşırlar. Bu, kadınsız doğu dünyasının ve doyuma ulaşmamış doğu erkeğinin ulaşılamaz özleminin simgesidir.
407 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.