Yüklük

Ahmet Büke

En Eski Yüklük Sözleri ve Alıntıları

En Eski Yüklük sözleri ve alıntılarını, en eski Yüklük kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yani yaşamayı çok da büyütmemek lazım. Ama iyi anılar bırakmak şart bak, bunu sana diyeyim. Mümkün olduğunca iyi izler bırak ardında.
“Geçer şimdi,” dedim. “Geçmez, geçmiyor abi,” dedi. İşçi Ahmet: çocuk Ahmet çöktü yere. Ihladı biraz. “Adana nerede kaldı?” Elimle gösterdim. “Şu tepelerin ardında.” Başını tuttu. Yığıldı yere. Gözlerini kapar kapamaz bulut toplandı, örttü üzerini yine. Koştum yanına. Sırtıma aldım Ahmet’i. İki omzundan çıkan kancalarıyla sardı beni. Kendini bana teğelledi. Kanı kanıma bulaştı.
Reklam
Gece, dedikleri her yerde aynı doğuyor. Işığı kovalayıp kendini bırakıyor zamana.
Korkunca gözlerimi hızlı hızlı kırparım ben. Babam öğretmişti bunu. “Arı mı geldi, kırp gözlerini. Kaçar o. Kara Deveci çok mu havladı. Ekmek ver, sonra kulaklarından sev. Seversen hiçbir köpek ısırmaz seni. Önünden kaçarsan kovalar ama. Fenalığından değil, oyun sandığından. O zaman at kendini yere. Gelsin yanına. Koca burnuyla koklar seni. Kırp gözlerini hızlı hızlı. Gider o. Korktuğunu anlar. Daha çok üzmez seni.”
“Bu bence yanlış bir tanımlama. Bizim hikâyemiz hızla söylenen bir şarkı gibidir. En açık hikâyeyi bile yavaş okumak gerekiyor. Şarkının devrini düşürmeyin. Bunu demiyorum. Zamanı ağırlaştırın okurken. Televizyonu kapatın ve etrafınızdaki insanları uzaklaştırın.”
Romanın arkasına saklanabilir yazarlar. Trençkotla siste yürüyen insanlar gibi. Vücut kıvrımlarını göremezsiniz. Sadece gittiği yönü anlayabilirsiniz yazarın. Ama öykü öyle değil işte. En sevdiğiniz öyküyü usul usul yeniden okuyun. Yazarı sizden gözlerini kaçırmaya uğraşacaktır. Ama nafiledir bu da. Bir sarraf tartısı gibi anlarsınız onun kıymetini.
Reklam
Öykünün ham halini biliyorsun değil mi?” Sakinlemişti. Gülümsedi. “Hiç dalga dubara yapma bana. Biliyorum, sen de yazıyorsun. Kilden ama daha kurumamış balçıktır ya o. Böyle kızıl destiler içinde gelir. Kulağını dayarsın; içinde insanlar, kediler, rüzgâr kokusu ve kadınların etek sesleri falan vardır. Daha da vardır da kamaşır durur işte o henüz olmamış hal. Kanlı ama hücreleri daha bölünüyordur. İşte o ham hali nasıl korkutur insanı değil mi? Ama yine de kaçamazsın ondan.”
Kürt’ün acısı ve öğünü tümden doğudur.”
Zenginler Allah’a şükretmek için portakal ağaçlarını sulamışlar. Meyveleri de buraya kadar gelmiş.
“Üzülmüyoruz, acıkmıyoruz, âşık olmuyoruz ama bütün bunların anıları sızıyor. Buna çare bulamamışlar. Ya da böyle olsun istenmiş. Ama yaşamaktan daha zor değil, onu söyleyeyim. Hayal kırıklığı yok mesela burada. Başarısız oldum derdi, işsizim kaygısı... Yani yaşamayı çok da büyütmemek lazım. Ama iyi anılar bırakmak şart bak, bunu sana diyeyim. Mümkün olduğunca iyi izler bırak ardında. Sonra onların esintisi geliyor. Hissedemesen de ferahladığın anları görüyorsun yeniden yeniden.” “Daha gidelim mi?” dedim. “Yürüyelim, yürüyelim. Mümkünse hiç durmayalım. Geçtiğim bütün sokakları görüyorum şimdi,” dedi.
310 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.