Kibrin ve ezilmişlikten sonra kazanılan egonun gösterisine hoşgeldiniz..
Paul Sussman'ı ikinci denemem olan bu kitap merak edip sarılmamın aksine beni baymaktan öteye götürüp resmen yerlerde süründürdü..
Phoenix'in kendi hayat hikayesini ve kendine dair detayları verdiği bu kitap tamamen bir işkence çünkü okuyucuyu hikayeye bağlamak adına her detayı çok fazla anlatarak resmen yıpranma yaşatıyor ve,bırak allaasen,sen bişey itiraf etme içinde çürüsün", diyesiniz geliyor..bir böbürlenme,bir kibir,insanları aşağılama,bir ukalalık sormayın gitsin..hepimiz yıldız tozuysak Phoenix resmen toz israfı..
Hayatının son demlerini bi şatoya kapanmış halde geçiren bu zatsız şahsiyet hayatını duvarlara yazarak bize aktarırken her karaktere bir oda ayırıyor ve o duvarın en üstünden aşağı doğru yazarken onunla bir boynunuz ağrıyor,kasılıyorsunuz ve bitsin artık noooooluuurr diyerek kitabı fırlatma isteğiyle dolup taşıyorsunuz..dolayısıyla okumayın bu adamı yaaa,o yazarken bizi nasıl kasıyosa kim okuyacak diye birazda o nasılsın..
Bir daha mi Paul Sussman? Tööööbeler töööbesi!!!