O da usanmamış mıydı, paranın, insan etinin ve kendini beğenmişliğin, övüngenliğin sokağa dökülmüş olduğu ve insanların çektikleri acıların taş gibi, tuğla gibi katılaşıp yığıldıkları, üzerinde artık tanrısal esinin dolaşmadığı bir kentte yaşamaktan?