Zikir Ehli'ne Sorun

Muhammed Ticani Semavi

Zikir Ehli'ne Sorun Hakkında

Zikir Ehli'ne Sorun konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
9/10
4 Kişi
8
Okunma
3
Beğeni
521
Görüntülenme

Hakkında

Daha aralarına yeni girmiştim ki, Ehlibeyt Şiası’na alay edici hareket ve işaretler yaparak küfür etmeye başladılar. Gayeleri metanetimi sarsıp beni tahrik etmekti. Zira benim insanları Ehlibeyt mektebine davet eden bir kitap yazdığımı biliyorlardı. Maksatlarını anlamıştım. Ama yine de sinirlerime hakim olup onlara gülümseyerek: “Ben sizin misafirinizim, beni davet eden de sizsiniz. Davetinizi kabul ederek size geldim. Yoksa bana sövüp küfretmek için mi beni davet ettiniz? İslam’ın size öğrettiği üstün ahlak bu mudur?!“ dedim. Bana tam bir küstahlıkla cevap verip hayatımda bir gün dahi Müslüman olmadığımı, çünkü Şii olduğumu, Şia’nın da İslam ile hiçbir alakasının olmadığını iddia ederek buna yemin bile ettiler. Onlara bakarak dedim ki: “Kardeşlerim, Rabbimiz bir, Peygamberimiz bir, Kitab’ımız bir, kıblemiz de birdir. Şiiler de Allah’ın birliğine iman eder, Peygamber ve Ehlibeyt’ine uyarak İslam’ın şartlarını uygularlar. Namaz kılar, zekat verir ve Allah’ın evini haccederler. Onları küfürle itham etmeyi nasıl caiz görebiliyorsunuz?!“
Türler:
Tahmini Okuma Süresi: 12 sa. 35 dk.Sayfa Sayısı: 444Basım Tarihi: 2015Yayınevi: Asr Yayıncılık
ISBN: 9786058461048Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 37.5
Erkek% 62.5
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Muhammed Ticani Semavi
Muhammed Ticani SemaviYazar · 9 kitap
1936 yılında Tunus'un Kafsa şehrinde, tanınmış ve inançlı bir ailede doğmuştur. Liseyi bitirdikten sonra Fen Fakültesi'nde öğrenimini sürdürerek mühendislik derecesine ulaşmıştır. Çocukluğundan dini öğretilere karşı özel ilgi duyan Ticani, genç yaşta kentin imamı olmuş ve imamlığını yaptığı camide tefsir ve fıkıh dersleri vermiştir. İlim ve tecrübesini arttırmak amacıyla Mısır, Irak, Lübnan ve Ürdün gibi bazı ülkelere yolculuklar yapmıştır. Ayrıca, hac ve umre ibadetlerini yerine getirmek için birkaç kez Arabistan'a gitmiştir. Bu yolculukları sırasında Ayetullahi'l-Uzma Seyyid Ebu'I-Kasım Hoi ve Ayetullah Şehid Muhammed Bakır es-Sadr gibi Şia'nın büyük şahsiyetleriyle görüşme saadetine erişerek Şiilik hakkında araştırma yapma imkanını bulmuştur. Muhammed Ticani bunu şu sözleriyle dile getirmiştir: "Ben, Allah'ın kendisine hidayet ve tevfikini bahşettiği Tunuslu Muhammed Ticani Semavi'yim. Maliki mezhebine mensup olup, Kuzey Afrika' da meşhur olan Ticani tarikatına tabi iken, Ehl-i Beyt mezhebini seçmiş bulunuyorum. Hakkı, bir seyahat esnasında bazı Şii alimlerle görüşüp konuştuktan sonra tanıdım." Ciddi ve samimi araştırmalarının sonucunda Şiiliğin hak olduğunu anlayarak Şii olmuş ve bunu açıkça ilan etmiştir. Araştırmalarında karşılaştırmalı bir metot takip etmiştir ve kitaplarında da genellikle konular bu metotle anlatılmıştır. Getirdiği deliller ise Kuran-i Kerim, Hz.Peygamber (saa)'in sünnetindendir. Kendisi bu konuda şöyle demektedir: "Sonunda ben kendi kendime bütün zorluklarına rağmen bu tür konuları köklü bir şekilde incelemeyi kararlaştırdım. Ve ahd ettim ki, bir fırkanın inandığı ve diğer fırkanın kabul etmediği hadisleri bırakıp araştırmada yalnız şia ve sünnilerin doğruluğunda ittifak ettikleri hadislere istinat edeyim. Ben bu metotla bir yandan milli ve mezhebi taassuplardan kaçınmayı ve diğer yandan da şüphe ve tereddütten kurtulup Allah'ın en büyük nimeti olan yakin'in zirvesine ulaşmağı hedef almıştım." Daha sonra Tunus hükümetinin baskı ve eziyetlerine maruz kalarak ailesiyle birlikte Paris'e yerleşmiş ve Sorbonne Üniversitesi'nden felsefe dalında doktorasını almıştır. Adı geçen üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapan Tunuslu üstat; Tunus başta olmak üzere çeşitli İslam ülkelerinde eğitimler vermektedir. Onlarca dile çevrilen bu eserler milyonlarca insan tarafından defalarca okunmuş, onlara ışık olmuş ve olmaya devam etmektedir. Ticani, çocukluğunun ardından çeşitli ilim adamlarından dersler almak için batı ülkelerine seferler yaptı. Mısır’da el- Ezher Uleması kendisine orada kalarak değerli ilimlerinden el- Ezher’deki öğrencilere dersler verme isteğinde bulundu, ancak kabul etmedi. Irak’a yaptığı bir yolculuk sırasında Şia ulemasıyla yaptığı sayısız bahislerin ardından Şia mezhebini seçti. Şu anda dünyada Şia mezhebinin tanıtıcılarından sayılmaktadır. Şia mektebini savunan bir çok kitap kaleme aldı. Bu kitaplarının birinde şöyle yazmakta: “Şia sabit kademdir, sabırlıdır ve hakka sarılmaktadır… Ben tüm alimlerden rica ediyorum Şia ulemalarıyla oturup kalksınlar, onlarla bahisler yapsınlar; kesin olarak diyorum ki onların yanından Şia mezhebini seçerek basiretli bir biçimde ayrılacaklardır… Evet ben geçmiş mezhebimin yerine yeni mezhep seçtim bundan dolayı Allah’a şükürler ediyorum. Eğer Onun inayet ve hidayeti olmasaydı asla hidayet olmazdım. Beni “Fırkay-i Naciye”ye (Kurtulan fırka) ki yıllarca peşi sıra olduğum bu fırkaya kavuşturduğu için Allah’a sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Her kim Ali ve Ehl-i Beyti’nin velayetine sarılırsa kopmaz, çok sağlam bir ipe sarıldığına hiç şüphem yoktur. Peygamberimizin bu konu hakkında rivayetleri oldukça çoktur. Bir çoğu müslümanların icmasına şamildir. Akıl bile bu konuda tek başına hak talep edenler için en üstün delildir… Evet, yerini doldurdum ve Emire’l Mümin’in ve Seyyidi’l Vasiyyin İmam Ali b. Ebu Talip – aleyhi selam- ve Allah Resulüne – Sallallahu aleyhi ve alih’e- bağlanarak iktida ettim. Ayrıca cennet gençlerinin efendisi iki imamı, en üstün hanım olan Hz. Fatımatu’z Zehra’yı ve İmam Hüseyin’den olan dokuz imamı masum imamlar olarak seçtim…” Doktor Ticani “İlim şehrinin kapısı” hadisini zikrettikten sonra şöyle yazmakta: “Eğer Siz Peygamber ilminin kapısının Ali olduğuna inanıyorsanız; Neden din ve dünya işlerinde Ali’ye (aleyhi selam) taklit etmiyorsunuz? Neden Peygamberin ilminin kapısı olan Hz. Ali’yi bilerek terk edip Ebu Hanife, Malik, Şafii, Ahmet b. Hambel, İbni Teymiyyeyi taklit ediyorsunuz? Öyle kimseler ki ne ilimde, ne amelde, ne fazilette ve ne de şerefte asla ona ulaşamayacak kimselerin. Sonra Ehl-i Sünnete hitap ederek şöyle yazmakta: “Ey benim ahali ve kabilem! Sizleri hakkı araştırmaya ve incelemeye ve taassubu terk etmeye davet ediyorum. Bizler Ümeyye oğulları ve Abbasilerin kurbanlarıyız. Bizler siyah tarihin kurbanlarıyız. İnat, taassup düşüncesinin kurbanlarıyız ki geçmiştekiler bizlere bunu miras olarak bırakmıştır. Doktor Muhammed Ticani Ehl-i Beyt mektebini savunan bir çok kitap kaleme almıştır.