Küçüklüğümüzden beri bildiğimiz, ağızdan ağıza yayılarak efsane olmuş aşklar vardır. Kiminde Mecnun Leyla için çöllere düşmüş, kiminde Ferhat Şirin için dağları delmiş, kiminde de Aslı'nın aşkı Kerem'i yakıp küle çevirmiş. Bazı aşklar da şiirlere, romanlara, mektuplara taşınmış. Tıpkı Nazım Hikmet ve Piraye'nin aşkı gibi...
16 yıl süren evlilik yaşamlarının, 13 yılı Nazım Hikmet'in hapishane yılları ile geçse de kızıl saçlı Piraye, aşkından bir gün bile vazgeçmemiş. Eşinin "Karıcığım, canım karıcığım" diye başlayan mektuplarını tahta bir bavulda saklamış. Yazılan şiirler hala nesilden nesile dillerde.
Yıllarca bunları okuduk ezberledik. Peki ya Piraye neler yaşamış neler biriktirmiş acaba? Nazan Arısoy'un Piraye'de Nazım Olmak adlı kitabı işte bunları anlatıyor. Nazım Hikmet'i bize Piraye'nin gözünden, yüreğinden ve kaleminden tanıtıyor. Nazım'ın tarifsiz bir bağ ile kendisine olan aşkı, bu aşkın ona kattıkları, eksilttikleri, kaybetme korkuları, kıskançlıkları, aldatılmalara karşı verdiği tepkiler ne güzel satırlara dökülmüş.