Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır; intihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediğinde bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir. Gerisi, dünyanın üç boyutlu olup olmadığı, aklın dokuz mu, yoksa on iki ulamı mı bulunduğu, sonra gelir. Oyundur bunlar; ilkin yanıt vermek gerekir. Nietzsche’nin istediği gibi, bir filozofun, saygıdeğer olabilmek için, başkalarına öğütlediğini önce kendisi yapması gerektiği düşünülürse, bu yanıtın önemi iyice anlaşılır, çünkü yanıt kesin davranıştan önce gelecektir. Gönlümüzle sezdiğimiz şeyler bunlar, ama aklımıza da aydınlık gelmeleri için derinleştirilmeleri gerekir.
Yersiz yurtsuz yaşadım ömrüm boyunca…
Kendim tutunamayınca kimsenin bana tutunmasına da izin vermedim…
Birbirimize tutunamadık,
çarpıştık sadece
değdik
ve uzaklaştık…
#söylemebilmesinlerşerminyaşar
Balzac kitapta
anlatıcının çocukluk arkadaşı Louis Lambert isimli diğer çocuklardan cok farklı, çok çok zeki farklı bakış açısına sahip olan yatılı okuldaki çocukluk arkadaşının kısacık hayatını anlatıyor.Aslında yatılı okullarda okuyarak büyümüş olan Honore de Balzac'ın kısmen kendi yaşamını anlattığı romanı olarak kabul ediliyor
Uzam var olsa da, kimi yetilerin verdiği güçle biz uzaklıkları öyle bir hızla aşarız ki, sonuç uzamın yok olması anlamını taşır. Dünyanın öbür ucu, senin yatağından iki adımdır: İSTENÇ–İNANÇ!
Artık her akşam Tanrı'ya dua edeceğim, sizinle dolu bir dua. 'Tanrım sen Pauline'imi mutlu et' diyeceğim. Ama yüreğim nasıl sizinse, günlerim de sizin olmayacak mı? Hoşçakalın, sizi ancak Tanrı'ya emanet edebilirim."