Genç kızın kadına evrilişinin izini sürmek istediğinizde Operadaki Hayalet kadar çok kapı açan bir hikaye yoktur. Ama pek çok sembol, mit ve masalın yuvalandığı bu hikayede meraklılar Don Juan, ölüm ile bakire ya da Poe'nun Kızıl Ölüm'ü gibi pek çok atıfla da karşılaşır. Bunların her biri batı kültür tarihinde gezinmek için birer sıçrama tahtasıdır. Bu nedenle bir edebiyat kursu açacak olsam müfredata yalnızca Operadaki Hayalet'i almam yeterli olurdu...
Bu romanın farklı versiyondaki analizi okumak için:
edebiyatkursu.blogspot.com/search?updated-...
Kitap maalesef çevirisinden dolayı mı bilmem ama sadece ilk sayfaları okumak sanki zor. Ondan dolayı okuyucuların buna aldanmayıp okumaya devam etmelerini tavsiye ederim.
Savaş meydanından kaçarak ölümden kurtulmayı düşünmek yersiz bir davranıştır. Korkaklık ömrü uzatmadığı gibi cesaret de onu azaltmaz; o halde doğru olan, kişinin kendisi için belirlenmiş bu süreyi nasıl değerlendirmesi gerektiğini düşünmesi ve ona göre davranmasıdır.
"Sanki görünmez bir el onu değerli bir çiçek gibi saksıya koymuş, soğuktan, sıcaktan yağmurdan koruyor ve şefkatle besliyordu." (s. 484)
Bu alıntıyla beraber Oblomov ataletini muhafaza edecek kadını, Agafya'yı, buluyor. Her nasıl Ştlots ve Oblomov insan doğasının zıt yönlerini temsil ediyorlarsa Olga ve Agafya da Oblomov'un bakışından iki farklı/zıt yaşam formunu temsil ediyorlar. Olga onu harekete geçmeye teşvik ediyor, bunu talep ediyor. Oblomov Olga'nın aşkıyla eylemsizliğinin tutsaklığından kurtuluyor, şüphesiz ki büyük ateşler yakıyor Olga onun içinde. Agafya ise tam tersi, Oblomov'a çocukluğunda gördüğü muameleyle yaklaştığı için Oblomov onu tanıdık ve güvenilir buluyor, içinde hiçbir ateş yakmıyor bu yaklaşma, olsa olsa bir meltem...
cavidan
@cakmadivansairi
·
17 Nisan 2022 23:45
İlyuşa somurta sormurta evin içinde, kış bahçesinde büyütülen bir sıcak ülke çiçeği gibi kalıyor ve onun gibi ağır ağır, cansız cansız büyüyordu. Harcanmak isteyen güçleri harcanamayınca içinde kalıyor ve yavaş yavaş körleniyordu.