İlk üç vişneyi verdiğinde bahçedeki ağaç
Annem sevindiydi hatırlarım.
Ah demişti.
Ah!
Üç küçük kırmızı dünya verilmişti sanki ona.
Annem çok sevinmelerin kadınıydı.
Bazen sevinince annem gibi,
Rengârenk reçeller dizerim kalbimin raflarına.
Annem çok sevinmelerin kadınıydı,
Sıcak yemeklerin.
Başına diktikleri o taş,
Ne zaman dokunsam soğuktur oysa.
Ben okşadığımda ama, ısınır sanki biraz.
İç ses!
Bu bahsi kapa!
Anneler çocuklarını kuzövlerde yetiştirmek isterler uzunca bir müddet onları herhangi bir mikrop yada virüsle muhattap bırakmak istemezler böylelikle çocuklar kendi bağışıklık sistemlerinin geliştiremezler ve bunun etkilerini ölene kadar yaşarlar
"Anne" sözcüğü, toprağın bağrındaki tohum gibi saklıdır yüreklerimizde; sevinçte olduğu gibi acıda da dökülür dudağımızdan, gül kokusunun açık havada da, yağmurlu havada da yayılması gibi.
Doğadaki her şey anneden söz eder: Güneş yeryüzünün annesidir, onu ısısıyla beslemek için emzirir, ışıklı kollarıyla sarıverir ve ancak akşam olunca, denizin dalgalarının ritmiyle, kuşların ve ırmakların şarkılarıyla yatıştırıp uyuttuktan sonra bırakır. Yeryüzü ağaçların ve çiçeklerin annesidir, onları dünyaya getirir, emzirir ve sütten keser; sonra ağaçlar ve çiçekler sulu meyvelerine ve canlı tohumlarına karşı şefkatli birer anneye dönüşürler. Varoluş içindeki her şeyin annesi de güzellik ve aşk dolu, ebedi Evrensel Ruh'tur.
İnsanın dile getirebildiği en temiz, en duru sözcük "anne", en güzel sesleniş "anneciğim"dir. Bunlar küçük oldukları kadar yüce; umut, sevgi ve şefkatle yoğrulmuş, insan yüreğinin tüm inceliğini, tatlılığını ve sıcaklığını yansıtan çok güzel sözcüklerdir. Anne hayatta her şeydir: Hüzünde teselli, kederde umut ve zayıflıkta güçtür. Sevginin, şefkatin ve bağışlamanın kaynağıdır. Annesini yitiren, başını koyacağı bir göğsü, ona dua eden bir eli ve onu koruyan bir bakışı yitirir.