Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Saat “nöbet kulübesinde sigara yakmayı” çeyrek geçiyor..
Geçmişi ile kavga etmeden uzlaşmayı sağlayabilen toplumlar tüm enerjilerini geleceği kurmak için harcamaktadırlar. Geçmiş ve gelecek kavgası yaşayan Türkiye'nin toplumsal kutuplaşması milli birliğimizi tehlikeye düşürecek boyutta gelişmektedir.
Sayfa 179 - Galeati YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
"Benim seni tanıdığım kadar sen de beni tanıyorsun! Yalan söylediğini anladığım an, sana ne kadar kızacağımı da iyi bilmen gerek! Sakın Efsun, karşıma geçip de sakın ağlama şimdi! En sinir bozucu olan da ne biliyor musun Efsun? Beni kandırdın. Dün gece gözümün içine baka baka çok rahat yalan söyledin. Ağladın lan! Yalandan ağladın."
Sayfa 126 - Parola yayınlarıKitabı okudu
Moral, motivasyon ve aidiyet duygusu gibi unsurları ön plana çıkarmaktadır. Ne var ki bu değerlerin gitgide zayıflamakta olduğu görülmektedir. Silah arkadaşlığı gibi ulvi bir değer, yerini sıradan bir mesai arkadaşlığına bırakmaktadır. Amirin, memura, memurun emsaline ve amirine güveni azalmıştır. “Biz” noktasından, “ben” noktasına çok süratli bir geçiş yaşanmaktadır.
Sayfa 14 - Galeati YayıncılıkKitabı okudu
Son yıllarda profesyonel orduların yaygınlaşmasıyla birlikte toplumun askeri meselelere duyarsızlaşması başka bir araştırma alanıdır. Artık sadece kısıtlı bir grubun tekelinde kalan askerlik görevi nedeniyle sivil-asker mesafesi artmaktadır. Bu sakıncanın giderilmesi için birçok çalışma yapılmaktadır. Mesela birçok ülkede tarihi derinliği olan bir gelenek olarak aristokrat kökenli devlet büyüklerinin veya çocuklarının bazı vesilelerle üniforma giymesi Fransa’da yeniden uygulamaya girmiştir. Denizci üniforması giymiş binlerce lise öğrencisinin Ordu işbirliğiyle yaz kamplarına alınması bunun bir örneğidir. Hatta bu uygulama zorunlu askerlik geri geliyor mu tartışmasını başlatmıştır. Ukrayna Savaşı muhtemelen bu tartışmayı alevlendirecektir.
Sayfa 161 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Şimdiden bazı ülkeler kara, deniz ve hava gibi geleneksel kuvvetlerin yanında uzay komutanlığı da kurmaktadır. Yani organizasyonda değişimi gözleme şansımız var. Ama bunun ötesindeki konular için yani mesela uzay birliklerinde görev alacak askerlerin niteliği, mesleğe bakış açısı, eğitimi gibi meseleler askeri sosyologların potansiyel araştırma alanları arasındadır.
Sayfa 160 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsansız savaşlar sadece yeni teknoloji ürünü silah sistemleriyle ilgili bir kavram değildir. İnsani tamamen veya kısmen devren çıkaran ve askerin yerine otonom veya yarı otonom sistemlerin kullanıldığı/kullanılacağı bu savaşlarda yarı robot veya birtakım tıbbi uygulamalarla insanüstü performans gösterebilen askerlere de rol biçilmektedir. Bunların bir kısmı devletlerin kontrolünde sürdürülmektedir ve tıp alanındaki gelişmeleri askeri ihtiyaçlar için kullanmayı hedeflemektedir.
Sayfa 159 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Askerlerin sosyal medya kullanımı veya bilgi teknolojilerinden yararlanma hevesi alışık olmadıkları sorunlarla karşılaşmalarına yol açmıştır. Muharebe sahasındaki görüntülerin hem de bizzat askerler tarafından anlık paylaşılması sadece psikolojik bir etki yaratmakla kalmamakta aynı zamanda harekatın gidişatını da değiştirebilmektedir.
Sayfa 158 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Weber’in bürokrasilerin gizliliğine dair vurgusu birçok kurum için artık anlamını yitirmiştir.
Sayfa 157 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
2. Dünya Savaşı sırasındaki araştırmalarına dayanarak Samuel A. Marshall’ın gündeme getirdiği “muharebede her dört askerden birisinin silahını kullandığı” argümanı uyum konusundaki tartışmanın fitilini ateşleyen çalışmalardan birisidir. Ancak askerlerin sadece yüzde 25’inin ateş muharebesinde silahını kullanmış olmasının altında yatan nedenleri sadece askeri liderlerin veya kurumsal ordunun eksikliğine bağlamıyordu. Marshall, sorunun diğer tarafında Amerikan toplumunda öldürmenin temelde yanlış olduğu öğretisine dayanan “saldırganlık korkusu” gibi nedenlerin olduğunu öne sürmüştür.
Sayfa 168 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Günümüzde hiçbir şeyin gizli kalmadığı bir ortamda gereksiz şiddete başvuran ordular kendi askerleri arasında da askeri harekatın sorgulamasına yol açmaktadır. Aynı şekilde toplumun da orduya desteği azalabilir.
Sayfa 143 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Dolayısıyla orduya kendine özgü işlerde bir özerklik tanınsa da bu işlerden anlayan sivillerin varlığı da gereklidir. Üstelik bu varlık ordunun denetiminden çok askeri meselelerde elzem olan iş birliğinin de ön koşuludur. Yani çatışmacı bir sivil-asker ilişkileri yerine birbirinin dilinden anlayan ve müzakere edebilen sivil ve asker uzmanlar sağlıklı bir model kurabilir.
Sayfa 130 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Özellikle Batı Avrupa ülkelerinde ordunun sivil kontrolü önemli bir problem olmamıştır. Seviğ'in özetlediği üzere "Modern devlet nazariyesi sivil kuvvet ile askeri kuvvet arasında bir ayrılığı ve sivil kuvvetin askeri kuvvete üstünlüğünü kabul eder." Buna karşın Türkiye'nin kuruluş sürecinde ordunun rolü ve bu rolün Osmanlı'nın son döneminden itibaren şekillenmesi nedeniyle önce güçlü bir ordu daha sonraysa devlet mekanizması ve bunlara uygun bir toplum yaratılmaya çalışılmıştır. Nihayetinde ülkenin kuruluş döneminde ayakta kalan, sorunları olsa da ülke geneline yayılmış ve işleyen en önemli bürokratik yapı ordudur. Sivil toplumun oluşumunu tamamlamamış olması ve sivil bürokrasinin de askeri bürokrasi kadar yaygın bir durumda bulunmaması önemli engeller olarak ortaya çıkmıştır.
Sayfa 115 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Roma'dan miras kalan ve imparatorluk muhafızlarının isminden ödünç alınan bir diğer kavram ise pretoryan ordudur. Nordlinger pretoryanizmin, ordunun bir darbe yoluyla iktidara gelmesi, üst düzey bürokratların orduda görev yapmış veya yapmaya devam etmesi, yöneticilerin ve iktidarın korunması için öncelikle silahlı kuvvetlerin desteğine bağımlı olması durumunda ortaya çıktığını belirtmektedir. Perlmutter de modern pretoryan devleti, ordunun hükümete müdahale etme eğiliminde ve yürütmeye hükmetme potansiyeline sahip devlet olarak tanımlar ve başlıca özelliğinin etkisiz bir yürütme ve siyasi bozulma olduğunu belirtir. Dolayısızla az gelişmiş ve siyaseti kurumsallaşmamış toplumlarda organize şiddeti elinde bulunduran ordu siyasi güce de ortak olur.
Sayfa 116 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Doğal afet ve yardım görevleri de ordu-toplum ilişkisinin bir bileşenidir. Toplumlar ordunun zor zamanlarda yanlarında olmasını umut ederler. Deprem, afet, yangın gibi olaylarda ordunun tepki vermemesi veya zamanında yardıma gelmemesi eleştiri konusu olmuştur. Bu nedenden dolayı birçok ordu afetlere müdahale birimleri kurmuştur. Türkiye'de 1999 depreminden sonra kurulan doğal afet arama-kurtarma timleri bunun somut örneğidir. Bu örnek ordunun toplumun etkisinden istese bile kopamayacağını göstermektedir.
Sayfa 109 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
125 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.