Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayrılık ile vuslat

Profil
Vuslat ile hasret arasında herkes birbirine benzer.
Sayfa 18 - Timaş Yayınları, 1. Baskı, Ocak 2024Kitabı okudu
"Alınmaz zevk-ı câm-ı vasl bî-hamyâze-i hicrân Alan firkat-keşândır lezzetin vakt-i mülâkâtın” [Ayrılık acısı çekmeyen, kavuşmanın lezzetini nasıl idrak etsin? Acıkmadan yemeğin lezzeti, susamadıkça suyun kıymeti bilinir mi?]
Sayfa 99 - Nabî
Reklam
Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Müminin dünyadaki misali, ceninin anne karnındaki durumu gibidir. Çocuk annesinin karnından çıkınca ağlamaya başlar. Işığı görüp anne sütü emmeye başladığında ise bir daha o mekâna dönmek istemez. Mümin de böyledir; ölümden korkar. Fakat rabbine kavuştuğu zaman bir daha dünyaya dönmeyi istemez, ceninin annesinin karnına dönmeyi istemediği gibi..."
Sayfa 136
Dünya meşgaleleri mümini sevgilisinden alıkoyuyor, şehvetleri ona eziyet veriyorsa; ölüm onun için bütün bu eziyetlerden kurtuluş ve sevgilisiyle baş başa kalmak demektir. Bundan daha büyük bir zevk ve lezzet düşünülebilir mi? Şüphesiz lezzetlerin en mükemmelini, Allah yolunda şehid edilenler tatmıştır. Çünkü onlar, Allah rızâsını kazanma arzusu ve O'na kavuşma iştiyakı içinde dünya ile olan bütün alâkalarını keserek savaşa katılmışlardır.
Sayfa 134
'Sevdiğin biri için ne istersin?'
Ya'lâ b. Velîd (rah) anlatıyor: "Ebü'd-Derdâ (r.a) ile beraber yürüyorduk. Ona, 'Sevdiğin biri için ne istersin?' diye sordum. 'Ölümü' dedi. 'Ya ölmezse!' dedim. 'O zaman çoluk çocuğunun ve malının az olmasını' dedi." Ebü'd-Derdâ (r.a) ölümü tercih etti, çünkü ölümü yalnız müminler sever. Ölüm müminin bu dünya zindanından kurtuluşudur. Malın ve çoluk çocuğun azlığını tercih etmesinin nedeni ise onların birer imtihan ve dünyaya muhabbet sebebi olmasındandır. Kendinden ayrılığın kaçınılmaz olduğu şeylere aşırı muhabbet ise şakîlerin hedefleri arasındadır. Allah ve O'nun zikrinin dışındaki ünsiyet edilen şeylerin tümü ölüm anında insandan ayrılacaktır.
Sayfa 133
Ölümle beraber karşılaşılacak ilk şey, ya kendisine faydası olacak sevapları ya da zararını çekeceği günahlarıdır. Bunlar ise kalbin sırlarında dürülü bulunan bir kitapta yazılıdır. Dünya meşgalelerinin çokluğu ve onlarla aşırı uğraşma hali, insanı bu sırları anlamaktan uzaklaştırmıştır. Ölüm gerçeği ile beraber bu meşgaleler de ortadan kalkınca, yaptığı bütün amelleri ona gösterilir. O amelleri arasında bir günahını görse, onun verdiği hüsran ve elemden kurtulmak için cehennemin alevleri arasına atılmayı tercih eder, fakat kendisine izin verilmez ve, "Bugün sana hesap görücü olarak kendi nefsin yeter" denilir. Bütün bunlar kişi son nefeslerini verirken ve defnedilmeden önceki zamana kadar kendisine gösterilir. O vakit ayrılık ateşi kendisini sarar. Bununla, kalbi dünya ile huzur bulan kimsenin halini kastediyorum. Fakat âhiret amellerini yerine getirebilmek için yetecek miktar dünyalık edinen kimse öyle değildir. Zira o kimse, sadece maksadına ulaşacak kadar dünyalık edinir, maksadına ulaştığında da o dünyalıklardan ayrıldığı için sevinir. Bu, dünyalık olarak sadece zaruret miktarı kadar edinen kimsenin halidir. Zaten o bunlardan da ayrılmayı yeğlemişti. İşte istediği gibi oldu ve ölümüyle birlikte onlardan ayrıldı.
Sayfa 128
Reklam
Ölümün mânası da insanın, mal ve mülkünden koparılıp başka bir âleme, bu âlemle hiç uyuşmayan kabir âlemine götürülmesidir. Eğer dünyada muhabbet beslediği, kendisiyle refah bulduğu, varlığına önem verdiği bir şey varsa, ölümünde bunların getireceği hasret ve ayrılmanın vereceği acı o derece büyük ve çetin olur. Öyle ki, kalbi malını, makamını, bağ bahçesini ta en sevdiği gömleğine kadar her birini tek tek düşünür durur. Eğer dünyada neşesi ve sevinci Allah'ın (c.c) zikri olmuş ve ondan başka bir şeye ünsiyet etmemişse, ölüm onun için büyük bir nimet olur, çünkü onunla rabbi arasına giren bütün perdeler -dünya meşgaleleri- ortadan kalkmıştır. Böylelikle o, saadetin en zirvesine ulaşır.
Sayfa 128 - Ölümün hakikati