..
Gölgem çok cok güçlüydü, belirgindi gerçek cismimden; duvara vurmuş gölgem daha gerçekti vücudumdan. Sanki ihtiyar hurdacı,kasap, dadım ve o kahpe karım, benim gölgelerimdiler, ben bu gölgelerin içinde hapsedilmistim. Bir baykuşa benziyordum, ama iniltilerim boğazımda takilip kaliyordu ve ben pıhtılaşmis kan olarak tüküruyordum onları. Şayet baykuş da hasta olsa benim düşündüğüm şeyleri düşünür. Duvardaki gölgem tıpkı bir baykuş gölgesinde ve iki büklüm eğilmiş, yazdıklarımı dikkatle okuyordu .Anliyordu besbelli; bir o anlayabilirdi. Göz ucuyla gölgeme baktıkça korkuyordum.
...
Toplumların kendi yaşlılarına sadece ‘karnı tok, sırtı pek, aç değil, açıkta değil’ diye bakmaması, onların toplum içindeki yerlerine, toplum içindeki yararlılıklarına, kendilerini değerli bulabilmelerine önem vermesi doğru ve çağdaş bir düşüncedir.
İnsan hayatı, sadece kendi yaşamının değil, toplumun bütün hayatlarının anlatımıdır. İnsan hayatına bir bütün olarak bakmak, onun değerini bir toplumun asıl değeri olarak görmek, insanlığın erişebileceği en büyük uygarlığın zirvesi olacaktır.