Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Bir patojen, ilaçlara yanıt vermeyen bir savunma mekanizması geliştirdiğinde antimikrobiyal direnç ortaya çıkar, bu da hastalığın yayılma ve ölüme yol açma riskini artırır. Tıpta, hayvancılıkta ve tarımda antimikrobiyallerin yanlış ve aşırı kullanımının yanında uygun hijyen koşullarının sağlanamaması ve dezenfeksiyon eksikliği nedeniyle mikropların yayılması gibi faktörler antimikrobiyal direncin ortaya çıkmasında önemli etkenler.
Tek Sağlık
Ondokuzuncu yüzyılda Rudolf Virchow gibi bilim insanları, karşılaştırmalı tıbba ilgi duyarak hayvanlardaki ve insanlardaki benzer hastalık süreçlerini birbiriyle ilişkilendirmiş. "Tek Tıp" terimi 1976 yılında veteriner epidemiyolojisinin öncüsü olarak bilinen Calvin Schwabe tarafından ortaya atılmış ve insanların sağlığını daha iyi korumak için insan, hayvan ve çevre sağlığına bütüncül bir yaklaşım önermiş. 1990'ların sonlarından bu yana yeni ortaya çıkan zoonotik hastalıkların artması ve yayılma şekillerinin daha iyi anlaşılmasıyla birlikte bu tür bir entegrasyonun öneminin farkına daha çok varılmış.
Reklam
98 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Çevresel farkındalığımızın bileşenleri
Duyu organlarımız sayesinde çevremizle iletişim kurabiliyoruz, çevremizin ve kendimizin farkına varıyoruz. Benlik duygumuzun zaman içinde şekillenmesi de büyük ölçüde duyu organlarımızla ilgili. Çoğu kişi gözlerimizle gördüğümüzü ya da kulaklarımızla duyduğumuzu sanır. Aslında bu kısmen doğrudur zira bu noktada önemli bir noktayı atlamamak gerekli: Duyu organlarımızdan gelen bilgiler beyinde işlenerek kullanıma sunulur. Beynin bu verileri nasıl değerlendireceği belli şablonlara bağlı olsa da kişisel deneyimlerimiz başta olmak üzere pek çok başka kriter de bu esnada devreye girer. Dolayısıyla duyu organlarımızı birer alıcı gibi düşünebiliriz; sözgelimi gözlerimiz web kamerası, kulaklarımız da mikrofon olsun, Beynimiz de ana bilgisayar olarak tüm algılama sürecinin merkezindedir aslında. Daha da ilginci duyu organlarımız ve beynimiz arasındaki bu trafiğe ek olarak duyu organlarımız birbiriyle de etkileşim halindedir. Bir duyu diğerinin etkisini artırabilir, baskılayabilir ya da genel olarak değiştirir. Örneğin, yemek yerken koku ve tat alma duyularımız birlikte çalışır; ancak burnumuz tıkandığında tat alma duyumuz zayıflar ya da gözlerimizi kapattığımızda dokunma duyumuz daha hassaslaşır. 5 duyumuzu ve daha fazlasını anlattıldığı harika bir yazı var bu sayıda.
How İt Works Türkiye - Sayı 51
How İt Works Türkiye - Sayı 51How It Works Türkiye · Doğan Burda Dergi Yayıncılık · 202415 okunma
Nöroplastisite
Olumlu ya da olumsuz her türlü deneyim beyindeki nöronların ateşlenmesine, yani elektriksel ve kimyasal sinyaller yoluyla bilgi alışverişi yapmasına neden olur. Deneyimin tekrarlanması sinirsel ateşlenmelerin tekrarlanmasına ve olumlu ya da olumsuz tepki kalıplarının tekrarlanmasına neden olur. Kanadalı sinir bilimci Donald Hebb'in,
Makineden medet umuyor. Bilmiyor ki makineden Allah'a götürecek yol yoktur. İnsanın âlemde yerinin ezelde çizilmiş haritası olan hikmet, tekniği de kucaklar; lâkin teknikten hikmet çıkmaz. Makinenin ne ilmi ne de aşkı vardır ve her sahada makineleşmek aşka da, hikmete de veda etmektir. Makine, her soluduğu yeri harap eder.
Sayfa 108 - Dergâh Yayınları
Kendiliğinden Yok Olan Geçici Mikroelektromekanik Sistemler
Yeni elektronik cihazlar geliştirmeye çalışan mühendisler genellikle ortaya çıkacak ürünün dayanıklı ve uzun ömürlü olmasını isterler. Ancak bu ürünler bir kez ömrünü tamamlayıp atık haline geldikten sonra kolay kolay yok olmaz, geri dönüştürülmeleri de zordur. Son yıllarda üzerine araştırmalar yapılan konulardan biri ise görevini tamamladıktan sonra çözünebilen, emilebilen veya parçalanabilen "geçici" mikroelektromekanik (MEMS) cihazlar geliştirmek. İlk geçici MEMS'ler Northwestern Üniversitesinden Prof. Dr. John A. Rogers ve arkadaşları tarafından geliştirilmişti. Araştırmacılar Nature Electronics'te yayımladıkları son makalelerinde suda çözünebilen malzemeler kullanarak belirli bir süre içinde yok olan MEMS'ler geliştirdiklerini açıkladılar. Üretilen cihazlar suyla tepkimeye giriyor ve zararsız ürünler ortaya çıkararak yavaş yavaş yok oluyor. Geçici MEMS'lerin yararlı olması beklenen pek çok alan var. Örneğin bu cihazlarla vücut tarafından emilebilen cihazlar üretilebilir. Geçici MEMS'ler kullanılarak beyin travması geçirmiş hastaların kafatasının içindeki basıncı ölçebilecek sensörler geliştirilebilir. Bu cihazlarla vücut fonksiyonlarını içeriden düzenleyen aletler de üretilebilir. Örneğin kalp ameliyatından sonra nabzı düzenleyerek hastaların iyileşmesine yardımcı olan implantlarda geçici MEMS'ler kullanılabilir. Geçici MEMS'lerin hiç kuşkusuz yararlı olması beklenen alanlardan biri de çevre takibi için geliştirilecek sensörler. Görevini tamamladıktan sonra kendiliğinden yok olan cihazlar, doğayı kirletmeden çevre sorunlarıyla ilgili bilgi edinmemize yardımcı olabilir.
Reklam
Bir otomobilin ya da evimizin içinde, kapalı mekânlarda pencereden güneş ışığı aldığımızda genellikle kendimizi güvende hisseder ve güneş kremi sürme gereği duymayız. Ancak cam arkasında dahi olsak güneşin bazı zararlı ışınları cildimize ulaşabilir. Güneş'in gözümüzle algılayamadığımız morötesi (UV) ışınları, taşıdıkları enerjiye ya da diğer bir deyişle dalga boyuna göre üç kategoride incelenir. Bu ışınların Dünya atmosferine girdikten sonra katedebilecekleri mesafeyi belirleyen de bu dalga boylarıdır. Örneğin, en kısa dalga boyuna yani en yüksek enerjiye sahip UVC ışınlarının yolculuğu stratosferin ortalarında, ozon tabakasında son bulur. Bu ışınların enerjisi ozon molekülleri tarafından soğurulduğu için yeryüzüne ulaşamazlar. Morötesi ışınlar arasında orta derece enerjiye sahip UVB ışınlarının da önemli bir bölümü atmosferde soğurulur. Ancak bir kısmı yeryüzüne ulaşır. UVB ışınları cildimizde güneş yanıklarına yol açar ve DNA hasarına neden olabilir. Cildimize ulaşan morötesi ışınımın çoğunluğunu ise atmosferde çok az kayıp veren UVA ışınları oluşturur. Uzun dalga boyuna sahip bu ışınlar; derinin alt katmanlarına kadar ilerleyerek cilt hasarına, kırışıklıklara ve bronzlaşmaya neden olur.
Kuantum Kriptoloji
Klasik bilişimde her şey 0 veya 1 değeri alabilen bitler üzerine inşa edilmiştir. Kuantum bilişimdeyse bit yerinde kübit (qubit) vardır. Bit 0 veya 1 değerlerinden biri olmak zorundadır ancak kübit için böyle bir zorunluluk yoktur, her ikisi birden olabilir. Biraz kafa karıştırıcı olsa da kuantum bilişimi güçlü yapan bu temellerdir. Bir kübite ölçüm işlemi uygulandığında 0 veya 1 olarak bir değer elde edilir. Yani artık kübit klasik bir bite dönüşmüş olur. Bir bakıma ölçerek kuantum sistemi bozmuş oluruz. Diğer yandan, bir kuantum sistemi fiziksel olarak klonlamak mümkün değildir. Bir başka deyişle bir kuantum verisini alıp iki eşit kopya olarak veren bir sistem yoktur. Çünkü kopyalamak için okuduğunuz anda kuantum sistem bozulur. Kuantumu ilginç kılan bir başka unsur da kuantum dolanıklığıdır. Elimizde bir kübit olduğunu düşünelim. Bunu ölçerek kuantum sistemini çökerttiğimizde ilgisiz gibi görünen bir başka kübit de bundan etkilenir ve aynı anda o da çöker. Bir bakıma görünürde birbiriyle bir bağı olmayan ama ortak hareket eden iki kutunuz var gibi düşünebilirsiniz.
Bitkiler, aspirin olarak da bilinen salisilik asit üreterek böcek istilası, kuraklık ve ısı gibi çevresel tehlikelerden kendilerini koruyor.
Bütün Alıntılar
Okyanusların rengi değişiyor Bilim insanlan, okyanuslar ile ilgili son 20 yili verileri inceleyerek insan kaynaklı idim değişikliği nedeniyle okyanuslan renginde önemli ölçüde değişimler gerçekleştiğini ortaya koydu. Natureda yayınlanan araştımada Dünya okyanuslanm%56andan fazlasında meydana geldiği gözleminentideğişimlerin doğal degekenlikde açıklanamayacakboyutlarda olduğu belirtildi. Özellide ekvatora yakan tropik okyanus bölgelerinde daha dramatic olan bu değişimler, mavi rengin giderek yeşile doğni kayması şeklinde gerçeldeşiyor. Uzmanlara göre bu renk değişimleri, okyanslarmyzeye yakın kesimlerindeki ekosistemlerdeki değişimlere işaret ediyor. Bu tarz değişimlerin okyanus ekosisteminin bütünününasderkileyeceği vene sonuçl doğurabileceği bilinmese de araştırma, klimdeğişikliğinin geniş kapsamhetlerini ortaya koymam ve aksiyonların Izlandiniması açısından önemli bir uyan niteliği taşıyor. 10 Muz olgunlaştıkça kabuğu neden incelir? Çekirdeklerini yayabilmek için 98
Reklam
104 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Gerçekten de ilginç zamanlardan geçiyoruz. Belki internetin kendi- sinden bile büyük bir devrim gözümüzün önünde gerçekleşiyor. Yapay zekânın son 3 yılda yaptıklarına bakınca aslında internet belki de sadece bunun içinmiş diye düşünmemek elde değil. Endüstri devrimleri sadece üretimi değiştirmekle kalmayıp insanların yaşam kültürünü de baştan
Popular Science Türkiye - Sayı 136 (Ağustos 2023)
Popular Science Türkiye - Sayı 136 (Ağustos 2023)Popular Science Türkiye Dergisi · Doğan Burda Dergi Yayıncılık · 202320 okunma
Altı ay veya daha uzun süre uzayda kalan astronotlar, yirmi yıllık yaşlanmaya eşdeğer kemik kaybı yaşayabilirler. Araştırmacılar, 30 Haziran'da Scientific Reports'ta yayımladıkları raporda görev dönüşünden sonraki bir yıl içinde kaybedilen kemik gücünün yaklaşık yarısının yeniden kazanılabildiğini belirtiyor. Kanada, Calgary Üniversitesinde egzersiz bilimcisi olan Leigh Gabel, kemiklerin yer çekimi olmayan ortamda güç kaybetseler de canlı ve aktif oldukları için yeniden şekillendirilebileceklerini belirtiyor.
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.